29 Nisan 2013 Pazartesi

Temel İngilizce

Birgün Temel okulda iken İngilizce öğretmeni bir cümle vermiş vede evde çevirmesini söylemiş.

Öğretmen; "At koştu suya düştü boğuldu”

Temel de ertesi gün çevirdiği cümleyi öğretmenine getirmiş, okumuş. Temel:

- The horse digidik digidik , cumhurlop guluk guluk.

Dindar Öğretmen

Ali okuldan eve dönünce babasına:

- Baba bizim öğretmen çok dindarmış.

Baba:

- Nasıl anladın, demiş.

Ali:

- Sorduğu sorulara cevap verdikten sonra "sürekli Aman Allah'ım, aman Allah'ım!" diyordu.

26 Nisan 2013 Cuma

Ayran Fıkrası

İdris'le Dursun, kahvede ayrı masalarda hafif sıkkın oturuyorlar. İdris sesleniyor:

- Bana "ayran" desene...

- Ayran!

- Uyy, ben de senin karına hayran!

Fena halde bozulan Dursun, biraz sonra İdris'e sesleniyor:

- Bana "gazoz" desene...

- Gazoz...

- Uyy, ben da senin karını öptum...

İdris, dudak büküyor:

- Bu söylediğinin kafiyesi yoktur...

Dursun hemen sözü bağlar:

- Kafiyesi yoktur ama aslı vardır!

Hocanın Eşeği Ölürse

Hocanın eşeği ölmüş. Kapının eşiğine oturmuş, hüngür hüngür ağlıyormuş. Bir komşusu yaklaşarak:

- A Hoca! Geçende karın öldü, ağlamadın. Bir eşek için ağlamak sana yakışır mı?

- Nasıl ağlamam! Karım ölünce eş, dost hepiniz etrafımı aldınız, üzülme biz sana daha iyisini buluruz dediniz.

 Ama biri çıkıp da; Hoca ağlama, sana daha iyi bir eşek alırız demedi!!!

25 Nisan 2013 Perşembe

Sarı Çizgiyi Takip Et

Adamın biri çok delikanlı geçinirmiş. Adam bir gün kabız olmuş. Kabız ilacı almayı delkanlılığına yedirememiş. Geçer ümidiyle iki gün beklemiş, geçmemiş, dört gün beklemiş, geçmemiş. Bir hafta beklemiş kabızlığı geçmemiş. Artık dayanamamış ve eczaneye gitmeye karar vermiş. Eczane kapısından utana sıkıla girmiş.

- Şey beyfendi, ben hastayım. Tuvalete gidiyorum fakat yapamıyorum, demiş.

Eczaneci

- Bunda utanacak ne var. Size hemen bir ilaç vereyim geçirir. Ama dikkat edin çok kuvvetli bir ilaçtır birden fazla içmeyin demiş.

Adam eczaneden koşar adım çıkar. Yolda dayanamaz ve 1 haftanın verdiği sıkıntıyla iki üç tane ilacı mideye indirir. Adam yolda giderken bir hastaya rastlar. Hasta, adama:

- Buralarda eczane var mı, diye sorar. Adamın cevabı oldukca ilginçtir:

- Sarı çizgiyi takip et.

Erzurumlu ile Melek

Erzurumlunun biri büyük bir çukura düşer başlar bağırmaya:

- Kimse yok mu kimse yok mu, beni kurtaracak kimse yok mu? 

 İmdada bir melek yetişir ve derki seni üç şartla oradan çıkarırım:

- Bir içkiyi iki kumarı üç karı kız ayağını bırakacaksın.

Bizim Erzurumlu düşünür tekrar başlar bağırmaya:

 - Başka kimse yok mu, başka kimse yok mu?

Küçük Ali'nin İmtihanı

Küçük Ali okula başladığından beri her gün ögretmeni Aysel hanıma gidip:

- Öğretmenim beni yanlış sınıfa koydunuz, benim yerim birinci sınıf değil, ablam üçüncü sinifta ama ben en az onun kadar akıllıyım, hiç olmazsa beni üçüncü sınıfa alın, diye şikayet edermiş.

Bundan sıkılan Aysel ögretmen bir gün Ali'yi kaptığı gibi okul müdürüne çıkmış ve olayı anlatmış. Okul müdürü:

- Peki, demiş. Bu çocuğu bir imtihan edelim, yeri üçüncü sınıfsa o sınıfa koyalım ve baslamış sorgulamaya:

- İki kere iki?

- Ali hemen 4 demiş,

- Sekiz kere dokuz?

Ali hemen 72 demiş,

- Kaç mevsim var?

Ali hemen Dört demis.

Bu surada Aysel Hoca da:

- Müsaade ederseniz bir kaç soruda ben sorayım, demis ve sormuş:

- Söyle bakalım Ali, ineklerde dört tane ama bende iki tane var, bu nedir?

Ali hemen:

- Ayak, demiş, Aysel Hoca sormuş:

- Peki senin pantolonunda olup da benim pantolonumda olmayan şey nedir?

Ali hemen yanıtlamış:

- Cep.

Bunun üzerine Aysel Hoca dönmüş müdüre:

- Üçe koyalım hocam, diyecekken

Müdür, Aysel Hocanın sözünü kesmiş:

-Hocam, bu çocugu üçe değil beşinci sınıfa koyalım, zira son iki suale ben doğru cevap veremedim.

19 Nisan 2013 Cuma

Kaza Namazı

Bektaşi ile bir hoca birlikte yola çıkmışlar, bir süre sonra hoca :

- Namaz saati, demiş, başlamış kılmaya... Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam...

Bektaşinin beklemekten canı sıkılmış, hoca namazı bitirince sormuş :

- Yahu bu ne uzun namaz böyle?

- Kazaya kalmış namazlarım vardı, onları eda eyledim! Bektaşi :

- Eh ben de bir namaz kılayım, demiş ve başlamış namaza...

Ama ne namaz, bitmiyor, sonunda hoca dayanamamış :

-  Erenler, senin namaz da uzun sürdü!

 - Önümüzdeki haftanın namazını kıldım! Hoca şaşırmış :

- Yahu olur mu böyle şey? Bektaşi gülmüş :

- Yukarıdaki senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peşinimi niye kabul etmesin

16 Nisan 2013 Salı

Aptal Hancı

Zararsız bir deli ile bir general bir handa aynı odada misafir olurlar.  Deli hancıya sabah erken yola çıkması gerektiğini söyler ve sabah ezanında uyandırılmasını rica eder.

Hancı deliyi istediği vakitte uyandırır. Karanlıkta giyinmeye çalışan deli yanlışlıkla generalin elbiselerini giyer ve yola revan olur. Epey yol katettikten sonra ortalık aydınlanınca üzerindekileri fark eder. Şöyle söylenir:

- Vay aptal hancı! Benim yerime generali uyandırmış!

Napolyon'un Kahvaltısı

Napolyon bir sabah erkenden kalkıp nöbetçilerini kontrol etmeye başlamış. Bir de ne görsün? Nöbetçilerden bir tanesi yerinde yok. Hemen aramaya başlamış. Çok geçmeden biraz ilerideki çalılıkların arasında nöbetçisini bulmuş. Asker tüfeğini ağaca dayamış, oturmuş sıçıyor. Bunu gören Napolyon hemen ağaca dayalı tüfeği kapıp askere doğrultmuş ve yaptığı şeyi parmaklayıp yemesini emretmiş. Asker istemeye istemeye söyleneni yapmış.

- Asker bu ceza sana yeter, seni bu defalık affediyorum, tekrar ederse kurşuna dizilirsin.
 
Deyip tüfeği askere teslim etmiş ve arkasını dönüp uzaklaşmaya başlamış. Tam o sırada nöbetçi silahını Napolyon'a doğrultup "Dur" diye bağırmış.

- Hadi bakalım komutanım boku yeme sırası sende, yoksa seni vururum.

Napolyon çaresiz söyleneni yapmış ve parmağını boka batırıp yalamış. Aradan uzun süre geçmiş ve savaş sona ermiş. Napolyon savaştan sağ çıkan askerlerinin arasında dolaşırken bir askerin önünde durup;

- Asker, ben seni bir yerden tanıyorum ama çıkartamadım, demiş. Asker hemen cevap vermiş:
 
- Doğrudur komutanım bir sabah kahvaltıyı sizinle birlikte yapmıştık.

Nasreddin Hoca ve Seyis

Nasreddin Hoca vaaz vermek istediği salona girmiş.Salon, ön sırada oturan seyis dışıda boşmuş.Konuşup konuşmama konusunda düşünen hoca sonunda seyise sormuş:

- Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mı, yoksa konusmamalımıyım? Seyis cevap vermiş:

- Hoca ben basit bir insanim, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim.

Bu sözlere hak veren Nasreddin Hoca vaaza başlamış iki saatin üzerinde konuşmuş durmuş. Dua da ettikten sonra kendini mutlu hissetmiş ve dinleyicisinin de vaazın çok iyi olduğunu onaylanmasını isteyerek sormuş:

- Vaazımı nasıl buldun? Seyis cevap vermiş:

- Sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de eğer ahıra gelip biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim dedim ama elimdeki tüm yemi ona verip hayvanı çatlatmazdım.

12 Nisan 2013 Cuma

Erzurum'a Vali

Adamın biri Erzurum'a vali tayin edilmiş. Gitmiş, görevi devralmış. Halkı ve çevreyi tanımak için çıktığı gezilerin birinde köy halkına sormuş:

- Şimdiye kadar Erzurum'a tayin edilmiş valiler içinde size en çok hizmet veren hangisiydi?

Köylünün biri cevap vermiş:

- Sizden iki önceki valiydi; Mehmet Paşa.

- Yaa, öyle mi, peki size ne gibi hizmetler yaptı?

- Daha Erzurum'a gelirken, yolda öldü demiş!

Yetenek Meselesi

Zengin ve tecrübeli işadamı, birgün ukala ve tembel oğlunu yanına çağırır.

- Bak oğlum ben artık yaşlandım, işleri sana devredeceğim, gel sana fabrikayı gezdireyim ve kendi başarı öykümü anlatayım. Bizim hiçbir şeyimiz yoktu, yıllarca çalıştım, didindim uğraştım ve sana bırakacak bu fabrikayı yaptım, der ve fabrikayı oğluna gezdirir.

Yeni aldıkları makinayı tanıtarak konuşmasına devam eder:

- Bak bu yeni makinaya dikkat et, tam otomatik olarak el değmeden sosisleri üretiyor, danayı bir ucundan veriyorsun diğer üretim bandının ucundan paketlenmiş sosis olarak alıyorsun, der ve hayran hayran makinaya bakar.

Çok bilmiş zıpır oğlu ise bir soru ile babasına cevap verir:

- Peki baba sosisleri bir uctan verirsek diğer ucundan dana alabilir miyiz? der.

Çok sinirlenen baba:

- Hayır oğlum o yetenek sadece ananda var.

8 Nisan 2013 Pazartesi

Saunada Cep Telefonu

Bir Türk , bir Amerikalı ve bir Alman bir saunada bellerinde bir havlu oturup ter atıyorlarmış . Bu sırada bip bip diye bir ses gelmiş . Amerikalı eliyle omzuna dokunup:

- Çağrı cihazım çaldı , derimin altında elektronik devre var da demiş.

Bir süre sonra bir cep telefonu çalmaya başlamış . Alman avuç içini kulağına götürüp kısa bir müddet konuştuktan sonra:

- Avcumda deri altına yerleştirilmiş cep telefonu var da o çaldı demiş .

Teknolojik olarak geri kalmayı gururuna yediremeyen Türk hemen dışarı çıkmış , kısa bir süre sonra poposuna bir sürü tuvalet kağıdı sıkıştırmış olarak geri dönmüş ve başlamış osurmaya . Alman ve Amerikalıya dönerek:

- Pardon faks geliyor da, demiş

7 Nisan 2013 Pazar

3 Yaşlı Kadın

Badegül, Songül ve Gülcan 75-80 yaslarında, çok eski üç arkadaştır. Bir gün Badegül Gülcan'a telefon eder ve Songül'e gitmeye karar verirler ve giderler.

Biraz muhabbetten sonra Songül kahve yapar ve içerler. Biraz sonra Songül yine:

- Ay kusura bakmayın unuttum. Birer kahve yapayım da içelim, der.

Badegül ve Gülcan bir şey demezler ve içerler. Aradan biraz zaman geçer. Songül yine:

- Size bir kahve bile yapmadım hemen yapayım da içelim, der ve yapar getirir.

Bizimkiler de yine itiraz yok. Akşama doğru Badegül ve Gülcan kalkarlar, yola düşerler. Yolda bastonları ile yavaş yavaş yürürken aralarında şu konuşma geçer; Badegül:

- Kız Gülcan,  gördün mü Songül'ü.? Ne kadar pinti olmuş. Bize bir kahve bile ikram etmedi

 Gülcan:

- Kız Songül'ü ne zaman gördün?

Sıfırcı Öğretmen

Renkli kişiliği ve düşük not vermesi ile öğrencileri arasında özel bir üne sahip olan felsefe öğretmeni, sınav yapacağı gün öğrencilere, önce kâğıt ve kalemlerini hazırlamalarını söyledi, sonra da sandalyesini kaldırıp masanın üzerine koydu. Sonra:

- Sınav sorumu soruyorum, dedi. Bu sandalyenin var olmadığını kanıtlayınız.

Sıfırcı felsefe öğretmeni, sınav kâğıtlarını okuduktan sonra, bu konudaki ününe gölge düşüreceğini bilmesine rağmen, hayatında ilk kez bir öğrencisine yüz üzerinden yüz vermek zorunda kaldı. Öğrencinin sınav kâğıdında yalnızca şu iki sözcük yer alıyordu:

- Hangi sandalyenin?

6 Nisan 2013 Cumartesi

Bilmiy misen?

Genç edebiyat öğretmeni güneydoğulu öğrencilerine İstiklal Marşı'nı doğru okutmaya çabalamaktadır. Ancak özellikle:

Bağtığın yerleri toprak diyerek geçme tanı!
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı!

dizeleri öğrenciler tarafından istediği gibi okunamamaktadır. Sonunda dayanamayıp, öğrencilerine:

- Bu dizeleri duyarak, yüreğinden okuyacak biri yok mu içinizde? der.

Arka sıralardan bir öğrenci yavaşça ayağa kalkar, okumaya başlar:

- Ula ne basıp geçiysen görmiy misen, bilmiy misen orda kaç mefta yati?

Hangi Deyyus?

Bektaşi'nin biri her gün kasabada "Her şey Allah'tan", "Her şey Allah'tan" diye mırıldanarak dolaşır dururmuş. Bir gün kasabanın serseri delikanlılarından biri, yine böyle mırıldanarak dolaşmakta olan Bektaşi'ye arkasından sessizce yaklaşmış, ensesine okkalı bir şaplak atmış. Canı fena halde yanan Bektaşi'nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını görünce;

- Öyle ne bakıyorsun baba erenler demiş, hani her şey Allah'tandı.

- Tabii demiş Bektaşi, her şey Allah'tan da, ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum.

2 Nisan 2013 Salı

İki Tavuğum Var

İki fakir muhabbet etmektedir. Fakir adam diğerine sorar:

- Arkadaş mesela, senin iki araban olsa birini bana verir miydin? Arkadaşı:

- Tabii ki verirdim. Arkadaşı soruya devam eder:

- Kardeşim, peki iki evin olsaydı, birini bana verir miydin? Arkadaşı:

-  Ne demek tabii ki verirdim. Arkadaşı mutlu şekilde soruya devam eder:

- Peki iki tavuğun olsaydı birini bana verir miydin? Arkadaşı gayet ciddi:

-  Hayır, veremem. Soru soran arkadaşı merakla:

- Peki niye veremezsin? Arkadaşı:

- Çünkü gerçekten iki tavuğum var da onun için.

Temel Nato'da

Temel Nato da havacı olarak askerliğini yapmaktadır. Komutan askerlere paraşütle nasıl atlanacağı konusunda eğitim vermiş.

-Uçaktan atladığınız anda birinci ipi çekmelisiniz. Paraşüt açılmaz ise ikinci ipi çekmelisiniz. Yine açılmaz ise  Meryem Ana'ya dua edeceksiniz.

Temel uçaktan atlar, birinci ipi çeker paraşüt açılmaz, ikinci ipi çeker yine paraşüt açılmamıştır. O sırada yere yavaş yavaş süzülen komutanın yanından geçerken sorar:

-Komutanım, komutanım. O bayanın adı neydi?

Yanlışınız Var

Kadın'ın biri günah çıkarma hücresine girmiş ve başlamış anlatmaya.

- Beni bağışlayın Peder, kitapta yazılı olan 7 günahtan birisini işledim. Kibir suçunu işledim. Günde iki defa aynaya uzun uzun bakıp, kendi kendime  "Ben ne güzel kadınım" diyorum.

Bunun üzerine Peder, aradaki perdeyi açıp kadına yakından bakmış ve şöyle demiş :

 - Hanımefendi, size çok iyi haberlerim var. Günahınız yok. Yanlışınız var

1 Nisan 2013 Pazartesi

Temel'de Yumuşak G

Temel askere alınacak, Askerlik şubesinde Memur adını sorar.

- Adın ?

- Temel

- Temel ama yumusak g siz der

Memur:

- Tövbe tövbe lan manyak mısın ? Temel'de yumusak g ne arasın, der

Temel:

-Eheee biz ne deduk

Komutanın Dediği

Temel ve Dursun paraşüt eğitimlerini tamamladıktan sonra ilk atlayışları için havalanırlar. Makul seviyeye geldiklerinde komutanları son kontrolleri yapıp;

- Atladıktan bir süre sonra paraşütün sağ tarafındaki ipi çekin paraşütleriniz açılacaktır. Şayet açılmazsa hiç telaşa kapılmayın, sol tarafta yedek paraşütün ipi var onu çekin sorun kalmaz... İndiğinizde sizi bir jeep bekliyor olacak sizi karargaha geri götürecek.

Askerler korkarak da olsa atlamışlar. Heyecanla sağ taraftaki iplerine asılmışlar. Tık yok. Taş gibi düşüyorlar. Hemen sol taraftaki iplere asılmışlar ama paraşütler yine açılmamış. Temel bunun üzerine bağırmaya başlamış :

- Ula bu komutanun hiçbir dediği çıkmıyor... Hele bir de aşağıda jeep yoksa o zaman anasını belleyecegum!..

Üç Viagra

Adam doktora gider

- Doktor bey bana üç tane viagra hapı lazim. 

- Neden üç tane?

- Cuma metresim ,cumartesi eski karım geceyi geçirmeye geliyor, pazar da karım dönüyor tatilden..

- Beyfendi üç hap tehlikeli olabilir ama pazartesi kontrole gelmeye söz verirseniz size o zaman veririm

Adam söz verir. Pazartesi olur doktorun odasına adam kolu askıda girer, doktor;

- Ne oldu sana birader 

- Sorma doktor bey hiç biri gelmedi

Geveze Nasıl Olurmuş

Kız öğrencilerden biri okulda çok gevezelik yapıyormuş. Bütün öğrenciler, bu durumdan şikayetçiymiş. Okul müdürü bir gün kızın babasına mektup gönderir:

-Kızınız çok geveze, konuşmalarıyla ortalığı karıştırıyor. Rica etsem çaresine bakınız.

Mektubun cevabı gelir:

- Geveze nasıl olurmuş siz gelin bir de annesini görün!