30 Kasım 2010 Salı

Ben de Sizdenim

Temel birgün bara gitmiş. Yanındaki kadınla sohbet ederken kadın laf arasında:

- Ben lezbiyenim, demiş.

Temel lezbiyenin ne olduğunu sorunca kadın:

- Ben yalnızca kadınlarla beraber olurum, demiş.

Temel'in hoşuna gitmiş:

- Ben de sizin gibi lezbiyenim, demiş.

Fazla Konuşma

Temel'le bir adam parkta oturuyormuş. Temel de sigara içiyormuş. Adam dumandan rahatsız olmuş. Dönmüş Temel'e ve sormuş:

- Kaç yıldır sigara içiyorsun?

Temel cevap vermiş:

- 30 yıl.

Adam başlamış nasihata:

- Bak 30 yılda sigaraya verdiğin parayı biriktirsen şu karşıdaki lüks villa ve önünde duran son model araba senin olabilirdi. Temel dönmüş ve sormuş:

- Sen sigara içiyor musun?

Adam cevaplamış:

- Ben hiç sigara içmedim.

Temel tekrar sormuş:

- Peki şu villa ve lüks araba senin mi?

- Hayır!

Temel hemen eklemiş:

- Fazla konuşma o zaman. Onlar benim.

29 Kasım 2010 Pazartesi

Einstein ve Fenerbahçe

Einstein ölünce öteki tarafta sorgu melekleri sınavdan geçirip, dünya defterini okumuşlar. Üstad, insanlığa olan katkılarından dolayı cennete gitmeye hak kazanmış. Eisnstein'ı büyük bir kapıdan içeri büyük bir bahçeye getirmisler. Burası cennetten bir yermiş. Triplex bir villa ve etrafı çiçeklerle kaplı bir bahçe vermişler. Einstein, sevinçle yerleşmiş ve yaşamaya başlamış. Bir gece geç saatlerde purosunu tüttürüp kitap okurken kapısı çalmış. Einstein merakla kapıyı açınca karşısında bir adam görmüş.

Adam:

- Benim IQ'um 180 demiş.

Einstein çok sevinmiş ve hemen adama:

- Gel içeri seninle Quantum fiziği, izafiye teorisi biraz da felsefe konuşalım demiş. Adamı 7 gün 7 gece misafir etmiş. Bir süre sonra yine bir akşam kapı çalınmış. Yine bir adam:

- Benim IQ'um 90 demiş.

Einstein:

- Gel seninle siyaset ve ekonomi konuşalım diye içeri almış adama. Adam 7 gün 7 gece kalmış villada. Aradan yine vakit geçmiş ve bir gece vakti kapı çalınmış. Yine bir adam:

- Benim IQ'um 15 demiş.

Einstein bakmış bakmış:

- Gel içeri seninle de Fenerbahçe'yi konuşuruz..

28 Kasım 2010 Pazar

Bu Kadar da Olmaz

Karı - koca sinema dönüşü bir bara gitmişler. Masaya oturur oturmaz kadının gözü barda tek başına içen adama ilişmiş. Biraz dikkatlice bakınca:

- Aaa o! deyivermiş.

Kocası da meraklanmış:

- Kim o?

- Seninle evlenmeden önce çıktığım çocuk. Biliyor musun ayrılırken onu burada bırakmıştım. Demek 7 yıldır aynı yerde içiyormuş.

Kocası başını sallamış:

- Onun bu durumunu çok iyi anlıyorum ama bir olay bu kadar uzun süre kutlanmaz ki...

"Dürüst Adam:" Temel

Temel çok güzel bir Rus kadınıyla evlenen Dursun'un karısına kafayı takmış. "Ne yapsam da bu kadınla birlikte olsam?" diye içi içini yiyormuş. Bir gün temel dayanamayıp Dursun'un karısı Eva'nın yanına gitmiş:

- Senden çok hoşlandım seninle birlikte olmak istiyorum.

Eva:

- Hay hay, neden olmasın ama 100 dolarını alırım. Müsait olunca ben seni ararım gelirsin.

Ertesi gün Eva, Dursun işe gittikten sonra Temel'i aramış:

- 100 doların hazırsa hemen gel demiş.

Temel:

- Hazır hazır, hemen geliyorum.

Temel 100 doları Eva'ya verdikten sonra işi bitirmişler ve Temel evden çıkıp gitmiş. Akşam Dursun eve geldiğinde:

- Hanım Temel bugün buraya geldi mi? diye sorar.

Eva tedirgin bir şekilde:

- Şeeeyyy geelldii...

Dursun:

- Peki sana 100 dolar verdi mi?

Eva:

- Şey, Dursun verdi ama dinle beni...

Dursun:

- Temel sabah koştura koştura yanıma geldi: "Dursun bana acil 100 dolar lazım öğleden sonra size uğrar yengeye bırakırım" dedi. Ulan bu Temel çok dürüst adam ya!..

Oynamıyorum

İngiliz, Fransız ve Temel golf sahasında bir araya gelirler..

İngiliz:

- Golf için bir sopa, bir top ve bir delik gerekir. Bende bir sopa var.

Fransız:

- Bende de bir top var.

Temel:

- Ben oynamıyorum!!

Bekarlıktan Kalma Alışkanlık

Genç adam yeni evlenmişti. Ertesi gün arkadaşlarından birine rastladı.

- Nasıl geçti? diye sordu arkadaşı.

- Sorma birader dedi, damat üzüntüyle başını sallayarak. Feci bir şey oldu.

- Ne oldu?

- Gece gayet iyi geçti. Sabahleyin kalkınca nerede olduğumu hatırlayamadım. Bekarlıktan kalma alışkanlıkla karımın eline para tutuşturup gitmeye kalktım.

- Deme... Peki karın ne yaptı?

- O da uyku sersemliğiyle kalkıp paranın üzerini geri verdi..

Fatiha'yı Çalın

İmpalaların, şavrolelerin tedavülde olduğu dönemlerde geçen bir olay.. Alemci bir abi, arabanın arkasına davul zurnacıyı almış geziyor... Davulcu ve zurnacı dönemin şarkılarını, türkülerini, oyun havalarını çalıyor... Abi de bir yandan arabayı kullanırken, bir yandan da birasını içiyor...

Arka koltuk orkestrası kıvamına gelmiş, coşku içinde çalmayı sürdürürken... Birden müzik kesiliyor, davul-zurnacı susuyor. Abi birasından bir yudum, sigarasından bir nefes çekiyor... Dikiz aynasından orkestrasına bakıp soruyor:

— N’oldu lan? Niye sustunuz?

Adamlar:

— Abi... Mezarlığın önünden geçiyoruz da...

Abi:

— Haaaaa!! Fatiha'yı çalın lan o zaman!!!

27 Kasım 2010 Cumartesi

Akıllı Köpek



Buyukce bir kopek agzinda bir torbayla kasap dukkanina girer.Agzindaki torbayi yere birakir, kasabin karsisina oturup bekler.
"Bu da nesi" der kasap diger musterilerine bakarak.
"Herhalde et alacak" der birisi.
Kopek de tasdik eder : " hav"
"Nasil et istiyorsun bakalim, kiyma, kusbasi, biftek?"
"Hav" diye keser kopek kasabin sozunu.
"Peki ne kadar?, bir kilo, iki kilo?"
Tekrar "hav" sesi duyulur.
Sasisan kasap siparisi sarar ve torbaya yerlestirirken, etin parasinin da torbada oldugunu gorur.
Kopek dukkani terk ederken kasap meraktan catlayacagina kopegi takibe karar verir, dukkani da yardimcisina emanet eder.
Kopek bir kac sokak otede bir apartmana girer, ucuncu kata cikar ve bir kapinin onunde durarak pencesiyle kapiya vurmaya baslar.
Kapiyi kizgin bir adam acar ve baslar kopege bagirmaya...
Izlemede olan kasap ortaya cikar ve adama ; "Dur bir dakika " der "Ne yapiyorsun?Gordugum en akilli kopek, ona niye bagiriyorsun?"
Adam "Akilli mi?" der," bu hafta uc oldu, anahtarini yanina almayi unutuyor."

26 Kasım 2010 Cuma

Kırmızı Şemsiyeli Ördek

Anaokulunda öğretmen çocuklara boya kitabını açtırmış ve elinde şemsiye tutan ördeğin bulunduğu sayfayı buldurup:

— Hadi çocuklar!! Şimdi ördeği sarıya, şemsiyeyi yeşile boyayacaksınız!

Sıraların arasında gezerken Alihan’ın ördeği itfaiye arabası gibi kıpkırmızı boyadığını görür. Hafif kızarak:

— Alihan! Sen kaç kere kırmızı ördek gördün bakayım? Ha?!

Ayağa kalkan Alihan:

Öğretmenim! Siz elinde şemsiye ile gezen kaç tane ördek gördüyseniz o kadar!

Murat 124 Yarışı

Temel, yıllar sonra kavustuğu elden düşme Murat 124 arabasıyla yolculuk yaparken bir anda araba arıza yapar. Yolun kenarına çeker. Motor kapağını açar, ne olduğunu anlamaya çalışırken bir Ferrari yanına yanaşır:

- Hemşerim, arabanın nesi var? İstersen senin arabayı benimkine bağlayalım, çekeyim seni ilk tamirciye kadar der.

Çok sevinir Temel bu teklife. Hemen Murat 124'ü kalınca bir halatla Ferrari'nin arkasına bağlarlar. Ferrari'nin sahibi genç uyarır:

- Ben hız yapmayı çok severim. Eğer farkında olmadan aşırı hız yaparsam; sen selektör yapar beni uyarırsın!

Temel "Tamam!" der ve yola koyulurlar. Bir süre sonra Ferrari gaza basmaya başlar, 60,80, 100... derken, Murat 124 arkadan selektör yapar; Ferrari durumu hatırlar ve yavaşlar. Bir süre sonra Ferrari tekrar gaza basar, 70, 80,100... Murat 124 tekrar hatırlatır; Ferrari yavaşlar. Yollarına böyle devam ederlerken bir Lamborghini Ferrari'ye yaklaşır ve:

- Kapışalım mı? der. Ferrari yanıtlar:

- Nesine?

Lamborghini:

- 340 km. otedeki benzinlige ikinci varan, ilk varanın deposunu doldurur.

Ferrari kabul eder ve yarışa başlarlar. 120, 140, 180, 220... Gaza basmaktadırlar. O arada trafiği kontrol eden polis helikopterinde görevli polis genel merkeze bilgi vermektedir:

- Komiserim, şehrin kuzeyindeki yolda trafik güvenliği tehdit altında!!! 3 araç yarış yapıyor. Bir Ferrari ile bir Lamborghini saatte 300 km hızla yanyana gidiyorlar, arkadan da bir Murat 124 onları geçmek için 10 dakikadır selektör yapıyor.

24 Kasım 2010 Çarşamba

Halı Serdiler

Eşkiya bir köyü basar ve ağanın karısıyla birlikte 3-5 kadını da dağa kaldırır. Ağa ve adamları iz sürüp eşkiyayı kuşatır. Baş edemeyeceklerini anlayan eşkiyalar, kadınları bırakıp kaçar.Ağa karısına sorar :

— Ne yaptılar size, hele anlat!

— N’olacak, hepimizin ırzına geçtiler.

— Vay!! Söylemedin mi ağanın karısı olduğunu?

— Söyledim.

— Eeeee, ne yaptılar?

— Altıma halı serdiler...

Çekirdekleri Kaçıyor

Dünya genetik projeler yarışması yapılıyormuş. Tüm ülkelerden genetik profesörleri yarışmaya çalışmaları ile katılmış. İlk Fransız profesörün çalışmasının başına gelmişler. Jüri Başkanı çalışmasının ne olduğunu sormuş. Fransız profesör baslamış anlatmaya:

- Ben inek genleri ile tavuk genlerini birleştirdim, ortaya çıkan mahlukatın eti kırmızı et kadar lezzetli, beyaz et kadar saglıklı oldu, demiş.

Ardından diğer çalışmaları ülke ülke gezmeye başlamışlar. Sıra gelmiş Türkiye'den bizim Laz profesör Temel'e. Jüri başkanı:

- Sizin çalışmanız nedir? diye sormuş.

Laz profesör Temel anlatmış:

- Karpuz genleri ile hamamböceği genlerini birleştirdim!

Birden tüm jüri üyelerinden bir kahkaha kopmuş ve Başkan laz profesör Temel'e :

- Bu çalışma ne işe yarar? diye sormuş.

Laz profesör:

- Şu işe yarar. Karpuzu kesiyorsun, çekirdekleri kaçıyor..

23 Kasım 2010 Salı

Geri Geliyor Sandım

Sürücü dikiz aynasında kendisini izleyen polisi görünce kaçabileceğini düşünüp basmış gaza. Ancak polisi atlatamayacağını anlayınca, pes edip çekmiş kenara. Polis arabasından inmiş, bezgin, kızgın ve de küskün bir sesle:

- Bana bak! Çok yorgunum, üstelik keyfim de kaçık. Mantıklı bir özür söyle yoksa yaktım çıranı!

Kısa bir ara ve sürücü:

- Karım geçen ay bir polisle kaçtı da aynada sizin aracınızı görünce; kaçtığı polis, onu bana geri getiriyor sandım...

Biyolojide Fesatlık

Zengin çocuklarının okuduğu bir kız kolejinde biyoloji öğretmenliği yapan Bay Perkins
sınıfta sorar:

- Bayan Smythe, lütfen insan vucudunda uygun şartlarda gerçek büyüklüğünün 6 katına ulaşan organın ismini ve bu şartları söyler misiniz?

Bayan Smythe soruya bozulur ve soğukça:

- Bay Perkins, bu sanırım bana sorulacak uygun bir soru değil. Ailemin bundan haberdar olacağından emin olabilirsiniz, der ve kıpkırmızı bir suratla yerine oturur.

Bay Perkins, istifini bozmadan aynı soruyu Bayan Johnson'a yöneltir. Bayan Johnson sükunetle cevap verir:

- Loş ışığa maruz kalan göz bebeği.

Bay Perkins:

- Doğru! Ve Bayan Smythe size söyleyecek 3 şeyim var. Birincisi: dersinize calışmamışsınız. İkincisi; aklınız fikriniz kötü şeylerde ve son olarak; birgün çok büyük bir hayal kırıklığı ile karşı karşıya kalacaksınız..

Öldü Orospular

Pazar günki ayinin sonunda, rahip her zamanki gibi pazar sohbetini yaptı ve konuşmasını şu soruyla bitirdi:

- Demek ki, Rabbim adına ne yapmamız lazım, düşmanlarımızı affetmemiz lazım. Öyleyse, bu sohbetimiz ardından, aranızdan kaçı düşmanlarını affetti?

Cemaatin %80'i ellerini kaldırdı. Rahip, sorusunu yineledi... Bu kez hepsinin elleri havadaydı, yukarıdaki yaşlı teyze hariç... Rahip sordu:

- Mrs. Neely? Hayırdır? Düşmanlarınızı affetmek size bu kadar mı zor geliyor?

Mrs. Neel titrek ve son derece şeker haliyle:

- Düşmanım yok ki!!!

Cemaatten uğultular, şaşkınlık ifadeleri yükseldi. Rahip devam etti:

- Ooo bu gerçekten inanılmaz güzel bir şey!!! Kaç yaşındasınız Mrs. Neely?

- 98!

Cemaat ayağa kalkmış, gözyaşları içinde onu alkışlıyordu...

- Mrs Neely, lütfen, şöyle yanıma gelir misiniz? Lütfen yavaş! Yavaş.. Aman dikkat... Hah! Şimdi, cemaate dönelim... Evveeett! Lütfen buradaki müminlerimize bu işin sırrını söyler misiniz? Nasıl oluyor da insanın 98 yıl gibi uzun bir ömür de hiç düşmanı olmuyor?
Yaşlı kadın küçük ve titrek adımlarla rahibe sırtını döndü, cemaate baktı:

- Öldü orospular..!!

İki Kere İki

Temel'in oğlu matematikten 0 alıp eve gelir. Temel oğluna sorar oğlum öğretmen ne sordu:

- "2 kere 2 kaç eder?" dedi. Ben 7 eder dedim. Temel de oğluna kızarak:

- Oğlum 2 kere 2; 4 eder bilemedin, 5 en fazla 6 eder, 7 nerden çıktı?

Taksici Fıkrası



Nasıl yağmur nasıl fırtına, adam bir taksiye el kaldırır, taksi durur.. Adam gideceği yeri söyleyince, taksici kızarak "ohoo orası çok yakın alamam seni" der ve gazlar gider.. Adam çok bozulur ama sonra bir sekilde evine gitmeyi başarır.. Ertesi gün şans eseri bir bakar ki, dün geceki taksici, evinin önündeki taksi durağındadır ve üçüncü sıradadır.. Hemen plan yapar ve ilk taksi söförüne yanaşır:
- Ataköye kaça götürürsün ?"
- 5 milyon
- Sana 20 milyon veririm ama bir kere verirsin.
- Hadi be sapık mısın, defol.. Adam bu cevabı alınca ikinci sıradaki taksiye yanaşır
- Ataköye kaça götürürsün ?
- 5 milyon
- Sana 20 milyon veririm ama bana bir kere verirsin
- vay sapıkkk vayy defol sıra üçüncü taksiciye yani bizim taksiciye gelmistir.. Adam yanaşır:
- Ataköye kaça götürürsün ?
- 5 milyon
- Peki sana 20 milyon veririm ama bir sartım var
- Nedir ?
- Giderken diğer taksicilere el sallıyacaksın
- Ayıbettin abi tabii...

Ceza Fıkrası



Öğrenci sınıfa yeni gelmişti. İkinci günü öğretmenine sordu: - "Öğretmenim, insana yapmadığı bir şey için ceza verir misiniz?" - "Olur mu evladım?", dedi öğretmen. "Yapmadınsa ceza da olmaz. Niye sordun bunu?" - "Efendim dün verdiğiniz ev ödevini yapmamıştım da ceza verirsiniz sanıyordum.."

Polis Olmak Fıkrası



Arabanın içindeki kadın sürücü, zil zurna sarhoş, pencereyi açmış :

- Buyurun,

- Ehliyetinuz lutfen.

Sarhoş kadın, elini makyaj çantasına atmış ve eline gelen aynayı Temel'e uzatmış. Temel aynayı dikkatle inceleyip sesini kibarlaştırarak :

- Özür dilerum, buyrun belgenizu. Polis oldiğunuzu söyleseydinuz, durdurmazdum.

Yanlış Bacak Fıkrası



Doktorun biri hastasının yanına gelir ve konuşmaya başlar: - "Size bir iyi, bir de kötü haberim var. Önce kötü haberi söyleyeyim isterseniz... Hmm, maalesef yanlış bacağınızı kesmişiz. Çok üzgünüz. Ama iyi habere sevineceksiniz! Öteki bacağınız iyileşiyor."

Yüzme Dersi Fıkrası



Adamın biri yasak bölgede balık avlıyormuş. Hemen bekçi yanına gelmiş ve:
- O elindeki ne?
- Olta.
- Oltanın ucundaki ne?
- İğne.
- İğnenin ucundaki ne?
- Solucan.
- Sen balıkmı tutuyorsun?
- Hayır. Solucana yüzme dersi veriyorum..

Matematikte Düşünüş Biçimi

Matematik öğretmeni ilkokul çocuklarına sormuş:

- Ağaçta 5 kuş var. Birini vurdum kaç kuş kaldı.

Ahmet hemen:

- Hiç kalmaz. Çünkü sesten hepsi uçar, demiş.

Öğretmeni bunun üzerine :

- Olmaz öyle şey, diye cevap vermiş. Burası matematik dersi.5 taneden biri vurulursa 4 tane kalır. Ama düşünüş biçimini beğendim.

Ahmet fena halde hırslanmış :

- Bende bir şey sorabilir miyim öğretmenim, demiş.
Sor bakalım.

- 3 kadın dondurma yiyor, biri ısırarak, biri yalayarak, biri emerek yiyor. Bunlardan hangisi evli.

Öğretmen kızarıp bozarmış. Sonunda :

- Bilemem, demiş. Emen mi?

Ahmet cevabı yapıştırmış:

-Yoo, parmağında alyansı olan. Ama düşünüş biçiminizi beğendim..

Marianın Bacakları Fıkrası



İspanya'da Maria adında bir kadının ilk evliliğinden 12 tane cocuğu olur.

Gel zaman git zaman derken eşi vefat eder. Belli bir süre geçtikten sonra Maria yeniden evlenir ve bu evliliğinden 15 tane daha cocuğu olur.

Aradan on yıl geçtikten sonra ikinci eşi de Allah'in rahmetine kavuşur.
Eşinin vefatının üstünden fazla bir zaman geçmeden Maria da ölür.
Cenazesinde rahip konuşmaya baslar:

- En sonunda Tanrı Ahiret'te onları bir araya getirdi.
Maria'nın cocuklarından biri:
- Peder hangi eşinden bahsediyorsunuz. Birincisi mi, yoksa ikincisi mi?
Peder:
- Hayır, ben bacaklarından söz ediyorum !!!

Hayvanat Bahçesinde İşimiz Ne



Genç deve annesine sormuş:
- Anne niye bizim ayaklarımız bu kadar büyük?
Anne cevap vermiş:
- Çölde kuma batmamak için.
Genç deve tekrar sormuş:
- Peki kirpiklerimiz niye bu kadar gür?
Anne tekrar cevap vermiş:
- Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye.
Merakı yatışmamış olan genç deve bir soru daha sormuş:
- Bizim niye hörgüçlerimiz var?
Anne deve sabırla yanıtlamış:
- Çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek için suyu hörgüçlerimizde depolarız.
Sonunda dayanamayan genç deve sormuş:
- Peki bizim bu hayvanat bahçesinde ne işimiz var?

Temel Kayseride Fıkrası



Bir gün temel kayseriyi cok merak edip kayseriye gider.Kayseriye varinca yuksek bir bina temelin dikkatini ceker ve bakmaya baslar. O sirada uyanik bir kayserili temelin yabanci oldugunu gorur, yanina gelir ve sorar, Nereye bakiyorsun sen? Temel cevap verir ha su pinaya bakayrum. Kayerilide derki o bina benim, kacinci kata baktiysan o kadar para vereceksin bana der. temelde düsünür sonra 5. kata baktim der ve 5 milyon verir. kayserili parayi alip hemen kacar.
Temelde kendi kendine; bide bu kayserililere uyanik derler 13. kata baktim 5. kat parasi verdim enayiye.....

Aldatıyorsam Sebebim Var



Alışveristen sonra evine dönen kadın, kocasını yatakta genc ve guzel bir kadınla yakalayinca dehşete düşer. Ortalığı dagıtmaya kalkışacağı sırada kocası onu durdurur.
"..Şöyle aciklayabilirim..." der..
"Eve donerken bu zavalli kizi gordum. Cok yorulmustu. Onu arabama aldım.
Karnı da acıkmıştı, o yüzden onu eve getirdim ve senin buzdolabında unuttugun rostoyu pisirdim. Kızın ayakkabıları delinmişti. Modası gecti diye artik giymedigin ayakkabılarından bir cift verdim ona. Üşümüştü, o yüzden sana dogum gününde aldıgım fakat rengini begenmedigin icin hic giymedigin suveteri ona verdim. Kizin pantolonu parca parca olmustu, artık senin kalçalarının sıgğmadıgı bir pantolonunu da verdim. Tam çıkmak uzereyken bana "Karınızın artık kullanmadıgı baska birsey var mi bu evde?" diye sordu.. ve işte buradayız..'

Siyanürlü Karpuz Fıkrası



Karpuz tarlası olan çiftçi her akşam tarlasına çocukların dadandığını ve birkaç karpuzun eksildiğini fark etti. Bir süre düşündükten sonra, tarlaya bir uyarı levhası koymaya karar verdi:
"Dikkat! Karpuzlardan birine siyanür enjekte edildi!"
Ertesi akşam çiftçi karpuz yiyemeden kaçan çocukları keyifle izledi. Bir hafta sonra, çiftçi tarlasında geziyordu. Karpuzlarını denetleyerek eksik olmadığını düşünürken gözü kendi levhasının yanına konan bir levhaya ilişti:
"Şimdi o karpuzlardan iki tane var!"

Biyoloji Sınavı

Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkez acayip çalışmış. Notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Daha sonra sınavın yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok sadece sıra sıra mikroskoplar.

Hoca da başlarında bekliyorken demiş ki:

- Bu mikroskopların lam'ında bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak.

Tabi hemen itirazlar ama fayda etmemiş, hoca dediği dedik. Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış. Hoca arkasından seslenmiş:

- Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?

Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış:

- Tanısana hadi tanısana...

Hastayı Terletmek İçin

Zamanında meşhur doktorlardan olan Aziz Paşa mektepten diploma alacağı sene imtihanda sorulan:

— Bir hastaterletmek için ne yaparsın? Sorusuna:

— Şu ilacı veririm, cevabını verdi. Sonra imtihan heyeti başkanları arasında şu konuşmalar cereyan etti:

— Terlemezse ne yaparsın?

— Bu ilacı veririm!

— Yine terlemezse?

— Bunu yaparım!

— Yine terlemezse?

— Efendim, terlemezse getirir, huzurunuzda imtihan ederim!

22 Kasım 2010 Pazartesi

Bu İmkansız

Kadının biri kumsalda yürürken ayağı eski bir lambaya takılmış, kadın lambayı kumların içinden çıkarmış, ovalamış. Lambadan cin çıkmış ve:

- Sadece bir dilek hakkın var, iyi düşün öyle dile demiş.

Kadın hiç tereddüt etmeden, cebinden bir harita çıkararak:

- Bütün dünyada zulmün, savasın, açlığın bitmesini istiyorum. Bu haritadaki ülkeleri görüyor musun? Bu ülkelerin birbiriyle savaşmayı bırakmasını, her yere barışın gelmesini diliyorum.

Cin haritaya bakmış ve dehşetle:

- Tanrı askına Kadın! Bu ülkeler binlerce yıldır savaşıyorlar. Tamam, işimde iyiyim ama o kadar da değil! Bunu yapılabileceğimi sanmıyorum. Başka bir dilekte bulun, diye bağırmış.

Kadın birkaç dakika düşünmüş ve:

- Hayatım boyunca doğru bir erkek bulamadım. Bilirsin; hem ince düşünceli, hem dürüst, hem karizmatik , hem eğlenceli biri, sevecen, ilgili ve ömür boyu sadık olacak erkek diliyorum demiş.

Cin derin derin bir iç çekmiş:

-Uzat şu kahrolası haritayı...

20 Kasım 2010 Cumartesi

Kim Daha Zeki Fıkası



Kucuk Temel'le arkadaslari sinifta aralarinda kim daha zeki diye tartisiyorlarmis.

Kucuk Temel:
-"Ben çok zekiyimdur, uç aylikken yürümeye baslamisum."
Ordan Dursun atlar;

-"Sen habuna zekami diysun daa. Hacan ben üç yasina kadar kendimi kucakta tasitmisum.."

Sarışın Amerika Yolculuğu Fıkrası



Günün birinde İstanbul'da sarışının biri hayat'tan o kadar bezmiş 'ki kendini boğazın soğuk sularına bırakarak hayatına son vermeye karar vermiş. Boğaziçi köprüsünden geçerken arabasını durdurmuş, bariyerlere çıkmış ve titreyerek az sonra kendisini bu çekilmez hayattan kurtaracak olan sulara baka baka ağlarken yanına genç ve yakışıklı bir genç gelmiş.
Genç ona acımış ve sarışının ellerini tutup;
- ''Bak, yaşaman için çok neden var, yarın sabah gemim Amerika'ya gitmek üzere demir alacak, eğer istersen, seni de çaktırmadan gemiye alıp saklayabilirim, sana hem yemek getiririm hem de sana çok iyi bakarım'' demiş.
Sarışın bakmış kaybedecek bir şey yok belki' de Amerika'ya gidip yeni bir başlangıç yaparım umuduyla denizcinin teklifini kabul etmiş. O akşam denizci genç onu gemiye almış ve filikalardan birine saklamış. Her gece sarışına üç sandviç ve bir meyve getiriyormuş, sonra'da sabah'a kadar sevişiyorlarmış.
Birkaç gün sonra, kaptan rutin kontrolleri sırasında sarışına rastlamış. Orada ne aradığını sormuş. Sarışın da;
- ''Ben bu gemideki denizcilerden biriyle anlaştım, o bana her gün yemek getiriyor ve Amerika'ya gitmemi sağlıyor, ben de onun benimle sevişmesine izin veriyorum''. demiş.
Kaptan;
- ''Seninle seviştiği kesin küçük hanım'' demiş.
- ''Yalnız bu Kadıköy-Beşiktaş vapuru''...

99 Aslan Fıkrası



Avcının biri palavra sıkıyormuş..

-"Geçen yaz Afrika'da 99 aslan vurdum.." Arkadaşı dayanamamış,

-"100 de şuna bari" demiş. Avcı da

-"1 aslan için yalan mı söyliycem sana" demiş.

İlk Defa Duyuyorum Fıkrası



Delinin biri tımarhanenin bahçesinde yürürken bakmış başka bir deli ağacın altında oturmuş kahkahalar atıyor. Hemen yanına kosmuş ve sormuş "hey sen niye gülüyorsun öyle?", öbür deli "hiç, ben hep kendi kendime fıkra anlatırım ama bu seferkini hiç duymamıştım".

Türk İşi Tünel Fıkrası



Mısır hükümeti Kızıldeniz'in altına tüp geçit yapmak için ihale açar. İhaleye İngiltere'den, Amerika'dan, Japonya'dan ve Türkiye'den de Temel'in firması olmak üzere birer firma katılır. Firmaları teker teker mülakata çağırırlar ve teknik bilgi isterler. İngiliz firması:
- Biz iki taraftan da eşzamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve denizin altında tam ortada buluşuruz. Tüneller arasında maksimum 1 metre fark olur. 30 metrelik enindeki tünelde de 1 metreyi rahatlıkla düzeltiriz derler.
Amerikan firması:
- Biz de iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz maksimum 50 cm fark olur, der.
Japon firması ise:
- Biz iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. Maksimum fark 20 cm olocak, diye belirtir.
Sıra bizim Temel'e gelir. Temel:
- Valla biz de iki taraftan kazmaya başlarız. Ortada buluştuk buluştuk, buluşamadık iki tüneliniz olur der.

Boru Yetmedi Fıkrası



Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar. Kimyacı: -Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış. Fizikçi: -Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş. Jeolog: -Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış. Matematikçi: -Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış. Antropolog: - Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş. Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar. Adam cevap verir: - Boru yetmedi!!!!!!

Eski Araba Fıkrası



İki tane çiftçi; biri Adanalı diğeri Kayserili, sohbet ediyorlarmış; bu arada haliyle zenginlikleriyle övünüyorlar.. Adanalı başlamış : - "Bizim orda sabah güneş doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyo biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoz" demiş... Kayserili de bunun üzerine: -Yav bizim de vardı öyle eski bi arabamız, ama geçenlerde satıp yeni modelini aldık...

Son İstek Fıkrası



Yaşlı Fred, hastaneye kaldırılmış. Ailesi, aile papazını da kendilerine eşlik etmesi ve gereği haline görevini yapması için çağırmış.

Papaz ve aile efradı yatağın etrafında beklerken, Fred'in durumu aniden kötüleşmiş. Yatağından yarı doğrularak, el işaretleri ile yazacak bir şeyler istemiş.

Papaz, anlayışlı bir şekilde, Fred'e bir kağıt ve bir kalem uzatmış. Fred titreyen ellerle hızlı hızlı kağıda bir şeyler yazıp papaza uzatmış ve aniden ölmüş. Papaz, böyle acılı bir anda kağıttakileri okumanın doğru olmayacağını düşünerek kağıdı cebine sokmuş.

Birkaç gün sonra cenaze sırasında, Fred'in verdiği kağıdın cebinde olduğunu hatırlamış. Cenazenin gömülmesinden hemen önce, Papaz ileri çıkarak:

"Sevgili Fred, ölmeden hemen önce benden kağıt kalem isteyerek bir şeyler yazdı. Zamanı uygun olmadığı için o anda bakmadım fakat şimdi, hepinizin önünde bu notu okumak istiyorum," demiş ve cebinden kağıdı çıkararak yüksek sesle okumuş:

"Lütfen bir adım sola çekil. Oksijen hortumuma basıyorsun!"

Hadi Tanısana Fıkrası


Biyoloji sınavı için sınıftaki herkez acayip çalışmış, notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Sınavın yapılacağı gün öğrenciler bir de bakmış, ortada kağıt kalem yok sadece sıra sıra mikroskoplar.

Hoca:
"Bu mikroskaplarda lam'da bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak"

İtirazlar fayda etmemiş, hoca dediği dedik. Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış.

Hoca arkasından seslenmiş:
"Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?"

Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış:
"Tanısana, hadi tanısana kim olduğumu!"

19 Kasım 2010 Cuma

Tortak Fıkrası



BİR GENELGE İLE İSTANBULDAKİ BÜTÜN ERZURUMLULAR MEMLEKETLERİNE GÖNDERİLECEKMİŞ. POLİS HER YERDE ERZURUMLU ARIYORMUŞ. BİZİM ERZURUMLU ARKADAŞLARINA SİZ MEMLEKETE GİDİN BEN BURADA KALACAĞIM DEMİŞ. HERKES GİTMİŞ BİZİMKİ KALMIŞ.

BOĞAZ KÖPRÜSÜNDE POLİS KONTROL YAPIYORMUŞ. BİZİMKİNİ DURDURMUŞLAR.

KONTROLDEN SONRA POLİS SORMUŞ
-NERELİSİN SEN?
-İSTANBULLUYAM.
POLİS İNANMAMIŞ TABİ...KENDİNCE UFAK BİR SINAVA TABİ TUTMUŞ VATANDAŞI.
-MADEM İSTANBULLUSUN TOPRAK DE BAKİM
-TORPAAAAK
-YAPRAK DE BAKİM
-YARPAAAAK
-KÖPRÜ DE
-KÖRPÜÜÜÜÜÜÜ
DEMİŞ. YÜRÜ MEMLEKETE.

2 GÜN SONRA KAHVEDE ARKADAŞLARI BİZİMKİNİ GÖRÜR. ULA NE OLDU DİYE SORARLAR.BİZİMKİ DERKİ.

-BANA DEDİÇİ TORPAK DE, DEDİM
YARPAK DE, ONUDA DEDİM
HERHAL O KÖRPÜ VARYA KÖRPÜ ONU DİYEMEDİM.

Otostop Fıkrası



Adam, karanlık ve fırtınalı bir gecede, yol kenarında otostop çekmektedir. Fırtına o kadar şiddetlidir ki, bir metre ilerisini zor görür. Birden, yaklaşan bir otomobil fark eder, otomobil bizimkinin önünde durur. Eleman kendini arabaya atar ve hemen kapıyı kapatır, sürücüye döndüğü anda irkilir.

Direksiyonda kimse yoktur! Araba yavaşça hareket etmeye başlar. Adam şoktadır, yola bakar ve ileride bir viraj görür. Dua etmeye başlar... Viraja girmek üzereyken, direksiyonda bir elin belirdiğini ve arabanın virajı döndüğünü görür. Kafayı sıyırmak üzeredir, sonraki birkaç virajda da aynı el arabayı yönlendirir!

Adam donup kalmıştır... Cesaretini toplamaya çalışır ve kendini arabadan dışarı atıp, en yakın kasabaya doğru koşmaya başlar.

Kasabaya girdiğinde hala şoktadır. Bir bara dalar ve iki kadeh tekila isteyip, ağlayarak olanları oradakilere anlatmaya başlar.

Ortalığı bir sessizlik kaplar...

Bir saat kadar sonra, aynı bara iki kişi girer. Girenlerden biri bizim elemanı görür görmez yanındakine döner ve şöyle der: "Bak Pepe, biz arabayı iterken binen herif buydu işte!"

Galiba Kaçmaya Çalışıyorsun



İkinci Dünya Savaşı sırasında bir İngiliz, Almanya üzerinde düşürülür. Almanlar bunu esir alırlar, fakat İngiliz'in bir bacağı ve iki kolu kangren olmuştur. Almanlar ilk önce bacağı keserler ve İngiliz, Almanlar'dan bu bacağı ana
vatanı olan İngiltere'ye atmaların ister. Almanlar, İngiliz'in isteğini yerine getirir.

Sonra İngiliz'in kolu kesilir, İngiliz yine ayni dilekte bulunur ve Almanlar kolu İngiltere'ye atar. Bu sefer de Almanlar öteki kolu keserler. İngiliz her zamanki gibi Almanlardan kolu anavatanına atmalarını ister, fakat Almanlar "OLMAZ!" derler. İngiliz nedenini sorunca da şöyle cevaplarlar:

"Sen galiba kaçmaya çalışıyorsun!"

Bir de Uyanık Derler

Bir gün Temel Kayseri'ye gezmeye gider. Kayseri'de bir binaya bakarken Kayserili'nin biri yanına gelir ve:

- Kaçıncı kata baktıysan o kadar para vericeksin der. Söyle bakalım kaçıncı kata baktın?

- 5 demiş Temel...

- İyi 5 bin lira ver demiş Kayserili; Temel çıkarmış 5 bin lira vermiş. Daha sonra Temel içinden:

- Bi de Kayserili'lere uyanık derler. Ben 13. kata bakmıştım demiş.

Sahte Olmasa

Kayserili'nin oğlu Kayserili'den para ister:

- Baba beş milyon verir misin?

Kayserili:

- 4 milyon mu dedin? N'apcan lan 3 milyonu, 2 milyon neyine yetmiyor! Al sana 1 milyon yeter! der.

Oğlu parayı alır ve:

- Hehe.. Baba zaten 500 bin lira lazımdı.. der.

Bunun üzerine Kayserili:

- Bak sen kerataya, demek sahte para vermesem kazıklayacaktın beni.. der.

Sarışınların İddaası

İki sarışın beraber televizyonda bir kovboy filmi seyretmektedirler. Filmin bir düello sahnesinde birinci sarışın arkadaşına:

- Var mısın 10 Lira iddaasına... Kısa boylu kovboy düelloyu kazanacak.

- Varım, uzun boylu kazanacak.

Düelloyu kısa boylu kovboy kazanır. Kaybeden parayı uzatır. Kazanan sarışın:

- Koy parayı çantana, ben bu filmi önceden görmüştüm der.

Bunun üzerine kaybeden sarışın:

-Bende görmüştüm de, lakin bu sefer de kısa boylu kovboyun kazanacağını hiç tahmin etmemiştim.

Psikolojik Saldırı Fıkrası



Hikayeye göre, bir

Alman, bir İtalyan, bir Fransız ve bir İngiliz aralarında köpeğe hardal yedirmek

konusunda iddiaya tutuşurlar.

Alman önceliği alır, hardalı topak yapar
ve
köpeğin ensesinden tutarak zorla

ağzına tıkar... Hayvanın
ağzı
yandığı için hardalı yemez ve çıkarır...




İtalyan hemen
atılır, öyle olmaz der ve hardalı makarna şeklinde ufak
parçalar halinde bölerek,
köpeğe yedirmeğe çalışırsa da, hayvanın
ağzı gene yandığından o
da başaramaz...



Fransız da,
konuya kendi açısından
yaklaşarak, hardalı önce sulandırıp, sos olarak
köpeğe yedirmek için
uğraşırsa da, bu uygulama ile de bir sonuç alamaz...




Sıra
İngilize geldiğinde, İngiliz, önce köpeği okşayarak
yanına

çeker,
sırtını sıvazlar, sonra, hardalı topak yaparak
hayvanın

poposuna
yapıştırır. Köpek ardı yandıkça
başlar hardalı yalamaya, kısaca,

canı yandıkça yalar,
yandıkça yalar ve sonuçta yalaya yalaya
hardalı bitirir......

Akıllı ülkeler, hedef ülkeleri, istedikleri çizgide
tutabilmek için, onlara hardalı
öyle yedirirler ki, o ülkeler, neyi yediklerinin farkına
vardıklarında iş çoktan
geçmiş olur....

Harika Fıkrası



Küçük Ali okula basladigindan beri

her gün ögretmeni Aysel hanima gidip,

- "Örtmenim beni yanlis sinifa koydunuz,

benim yerim birinci sinif degil, ablam üçüncü sinifta ama ben en az onun kadar
akilliyim,
hiç olmazsa beni üçüncü sinifaalin" diye sikayet edermis. Bundan sikilan
Aysel
ögretmen bir gün Ali'yi kaptigi gibi okul müdürüne çikmis ve olayi anlatmis.
Okul
müdürü:

-"Peki" demis, "Bu çocugu bir imtihan edelim, yeri
üçüncü
sinifsa o sinifa koyalim" ve baslamis sorgulamaya,

- Iki kere iki?


- Ali
hemen"Dört" demis,

-"Sekiz kere dokuz?"

Ali hemen
-"Yetmis iki" demis,


-"Kaç mevsim var?"

Ali hemen -"Dört" demis.


Bu sirada Aysel
hocada

-"Müsaade ederseniz bir kaç soruda ben
sorayim" demis ve sormus:


-"Söyle bakalim Ali, ineklerde dört tane ama bende
iki tane var, bu

nedir?"


Ali hemen

-"Ayak" demis, Aysel hoca
sormus

-"Peki senin
pantolonunda olupta benim pantolonumda olmayan sey
nedir?"

Ali hemen yanitlamis
-"Cep".

Bunun üzerine Aysel hoca
dönmüs müdüre,

-"Uçe koyalim
hocam" diyecekken

Müdür,
Aysel hocanin sözünü kesmis,

-"Hocam, bu çocugu üçe degil besinci
sinifa koyalim, zira son iki suale ben dogru
cevap veremedim"

Celiyrum Fıkrası Sesli





Otiriyi Fıkrası Sesli





Yalancı Mehmet Sesli Fıkra





70 Yıl Fıkrası Sesli





Balayı Fıkrası Sesli





Berber Sesli Fıkra





Ne Lazım Fıkrası


Adam doktora gidiyor.

-"Dr.

bey karnim atiyor."

Nasil yani diyor Dr.

-"hani diyor adam kalbim nasıl
atiyorsa
karnim da iste öyle atiyor."

Dr. iyice sasiriyor.

-"Allah Allah
"atmamasi!"
lazim."

Sagolun diyor ve gidiyor adam. 2 hafta sonra tekrar geliyor.

-"Tesekkür ederim Dr. bey diyor.Tavsiyeniz üzetine at mamasi aldim yedim.İyi

geldi bütün sikayetlerim bitti."

Dr. iyice sasirir:

-"Allah Allah, bitmemesi!

lazim"

Hamile Bayan Fıkrası



Gerçek Avustralya Mahkeme Gündemi 12659
- Hamile Bayan Davası Yaklaşık 8 aylık hamile bir bayan otobüse biner. Karşısında oturan adamın ona gülümsediğini farkeder. Hemen başka bir koltuğa geçer. Bu sefer gülümseme sırıtmaya dönüşür ve bayan da tekrar yer değiştirir. Adam daha da eğleniyor gibidir. 4. yer değiştirmede adam kahkaha atar, bayan ,şoföre şikayet eder ve o da adamı tutuklattırır. Olay mahkemeye intikal eder. Hakim adama ( yaklaşık 20 yaşındadır ) söyleyeceği bir şeyi olup olmadığını sorar. Adam cevap verir.'' Sayın Hakim , şöyle oldu: Bayan otobüse bindiğinde durumunu farkettim. Üstünde ''Çift Nane İkizleri Geliyor '' yazısı olan bir reklam afişinin altına oturdu ve ben sırıttım. Daha sonra kalktı ve üzerinde ''Logan'ın ağrı kesici merhemi şişikleri azaltır '' yazılı afişin altına oturdu , ben de gülümsemek zorunda kaldım. Daha sonra '' William'ın büyük çubuğu yaptı '' yazan deodorant afişi altına oturunca kendimi çok zor tuttum. Fakat , Sayın hakim , dördüncü defa kalkıp '' Goodyear kauçuğu bu kazayı önleyebilirdi '' afişinin altına oturunca.... ben koptum. DAVA DÜŞMÜŞTÜR.

Uyanık Kayserili Fıkrası



GÖZLERİ GÖRMEYEN ,BEKAR VE FAKİR KAYSERİLİYE BİR CİN ÇIKAGELMİŞ.-BENDEN BİR ŞEY DİLE,YERİNE GETİRECEYİM;FAKAT TEK BİR ŞEY DİLEME HAKKIN VAR DEMİŞ.KAYSERİLİ DÜŞÜNMÜŞ,TAŞINMIŞ....GÖZLERİNİMİ İSTESİN,ZENGİNLİK Mİ İSTESİN,EVLENMEK Mİ İSTESİN....SONUNDA CİNE ŞUNU DEMİŞ:-OĞLUMU,ALTINLARIMI SAYARKEN GÖRMEK İSTİYORUM!

Sağır Kör Topal Fıkrası

Birgun sağır kor ve topal bir bahçeye girmişler.Elma ağacı görmüşler. Birkactane koparirken,kor; hey cocuklar koşun bahçenin sahibi geliyo demiş. Sağır;evet sesini duyuyorum demiş. Topal;canını seven koşsun demiş

Temel Askerde Fıkrası



temel askerdeymıs komutan sormus:temel dusman askerı sağdan geliyo ne yaparsın,vururum onu komutanım,önden gelıyor ne yaparsın vururum onu komutanım,arkadan gelıyor ne yaparsın vururum onu komutanım, dusman askeri yukarardan gelıo ne yaparsın vururum onu komutanım, dusman askeri soldan gelıo ne yaparsın, temel sınırlenır ve komutana doner komutanım vatanın tek askeri ben miyi :D:D :D

Deliler Hastanesi Fıkrası



birgün bir deliler hastanesinin duvarına doktorlar kapı resmi çizmiş tüm deliler kapıyı açmayan çalışmış birdeli kapıyı açmaya çalşmıyormuş açanlara gülüyormuş doktorlar gidip sormuşlar sen niye açmıyorsun kapıyı çünkü kapının anahtarı bende

Temel Deri Ayakkabı Alırsa



Temel birgün ayakkabı almak üzere mağazaya gider.Mağazada deri,bot cinsinden güzel bir ayakkab gözüne ı takılır.Ürünü alır ve ödemesini yapmak için kasaya gider. Temel:Ürünün fiyatı 43 liraydı demi? Kasiyer:Ne münasebet..Elinizdeki ayakkabı gerçek deri ve çok kaliteli bir ayakkabı indirimli fiyatı da 180 lira..43 lirayı da nereden çıkardınız? Temel:Kutunun altında ''Size 43''yazıyorda ondan. :D

Temel Ve Maske



Temel ve maske


Dursun Temel'e sorar:

"Doktorlar ameliyatta niçin maske takarlar?"Temel bilgiç bir edayla:

"Niye olacak...Yanlış ameliyat ettikleri hasta tanımasın diye..."

Temelin Uykusu Fıkrası



Temel'in uykusu


Sabah kahvaltısında Fadime Temel'e anlatıyordu:

"Geceki gök gürültüsünü duymadın mı?"

Temel:

"Hayır duymadım..."

Fadime hayretle:

"Nasıl duymazsın?Bir şimşekler çaktı,bir gökler gürledi kiii ...Aman Yarabbi..."

Temel öfkelendi:

"Niye beni uyandırmadın?Benim şimşek çakarken uyuyamadığımı bilmez misin?"

Temel Ve Elma Fıkrası



Temel ve elma


Din dersinde hoca Temele sordu:

"söyle bakalım Temel...Adem ile Havva ne zamana kadar cennette kaldılar?"

Temel gayet sakin:

"Sonbahar'a kadar..."

Hoca şaşırır:

"Ne alakası var Temel?"

"Mantık bunu gerektirir hocam...Çünkü elmalar sonbaharda olgunlaşır..."

Temel Eldiven Fıkrası



Temel ve eldiven


Dursun Temel'e sorar:

"Doktorlar ameliyatta niçin eldiven takarlar?"

Temel bilgiç bir edayla:

"Niye olacak...Ölen hastalarda parmak izi kalmasın diye..."

Öğrencinin Sözlüğü


Öğrencinin Sözlüğü
Atmak : Ders anlatmak
Asmak : Sözlü günü yapılan gezi
Cesur : Kopya çeken kimse
Çöp Kutusu : Basket potası
Dalga Geçme : Ders dinleme
Disiplin : Öğretmenin kozu
Esnemek : Ders esnasında ortaya çıkan bulaşıcı hastalık
Felç : Karnenin alınmasıyla baş gösteren hastalık
Gardiyan : Nöbetçi öğretmen
Hastalık : Mazeret
Hayır Sever : Kopya veren
Okul : Hapishane
İnekleme : Çok ders çalışma
Karne : Loto Kuponu
Şaşkın : Yeni öğrenci
Tebeşir : Cephane
Komedi : Yazılıların açıklanması
Veli : Ara karneden bile haberi olmayan gariban
Çıkış Zili : Can kurtaran
Sözlü : Ecel teri,mizan terazisi
Not Defteri : Loto kağıdı
Öğrenci : Hilkat garibesi,zavallı
Öğretmen : Ahiret sualcisi
Sınıf : Muhabbethane
Ödev : Angarya
Vurgun: (Kopya sonucu)tam not alma
Bayram: Dersin boş geçmesi
Ecel: Yazılı sınavı
Can pazarı: Bütünleme sınavı
Eyvallah: 5 aldıktan sonra duyguların ifade edilmesi
Fatura: Karne
Fedai: Gönüllü sözlüye kalkan
Geviş getirmek: Öğrencinin bilmediğini anlatmaya başlaması
Külfet: Kitap taşıma
Ö.S.S.: Ön silkeleme sınavı
Aforoz: Okuldan atılma
Fuzuli: Ev ödevi
Arkadaş: Sınav anı yaklaştıkça kuvvetlenen dostluk ve kardeşlik bağı
Sınav: Kabus
Uyumak: İki tenefüs arası sosyal faaliyet
Zil: Kurtuluş çıngırağı
Gırtlak: Hocaların boşuna patlattıkları organları
Kütüphane: kitap mezarlığı
Sınıf Geçmek : Tahayyül
Sınıfta Kalmak : Küme düşmek
Teneffüs : Kudurma saati
Giriş Zili : Cenaze marşı
Masal : Anlatılan ders
Enflasyon : Notların öğretmen tarafından düşürülmesi
Devalüasyon : Öğretmenlerin kolay sorarak başarı oranını yükseltmeleri
Vaka-ı Vakvak : İyi bekleyip düşük alan öğrencilerin sözleri
İstenmeyen Gün : Pazartesi
İstenen Gün : Cuma
En İyi Haber : Hoca Yok, ders boş, vallaha..

Temelin Çişi Fıkrası


Temel dut gibi sarhoştur...küçük aptesti de gelince meyhanenin tuvaletine gider...tuvalette yanındakilere sorar:

" Ula uşaklar benim elimde bir şey görüyor musunuz?"

"Hayır..."

"Desenize ben donuma işiyorum..."

Aynı Adamlarla 2 Defa Çay İçmeyiz



Bir Amerikalı, bir Ingiliz ve bir Irakli kahvede oturmus çayiçiyorlarmis. Amerikali çayını bitirince bardagi havaya firlatmis,silahini cikarip bardaga ates edip parcalamis "Bizde bardaklar o kadarucuzdur ki biz Amerika'da ayni bardakla iki kere çay içmeyiz"...

Yol Kaç Şeritli Olacaktı



Adamın biri birgün yolda giderken Alaaddinin lambasını bulmuş. Lambayı okşamış ve içinden cin çıkmış :-Dile benden ne dilersen, demiş. Adam da :-Ya cin ben Kıbrısı çok merak ediyorum, ama ne uçağa, ne de gemiye binebiliyorum. Bana oraya bir köprü yol...

Karadenizde Bara Düşen Uçak



İki kişilik bir eğitim uçağı Karadenizde bir köyün mezarlığına düşer.Köylüler hemen uçak enkazına gider ve kurtarma çalışmasına başlarlar.Tv kanalı kaza yeri ile canlı bağlantı kurar ve köy muhtarından olay hakkında bilgi almaya çalışırSpiker:-'Sayın..

18 Kasım 2010 Perşembe

Cennette Avukat

Evlenme hazırlığı içindeki çift trafik kazasında ölüp Cennet'e giderler. Damat adayı durumlarını görevli meleğe anlatarak Cennet'te evlenip evlenemeyeceklerini sorar.

- Bir bakayım der görevli melek.

Aradan üç ay geçtikten sonra melek gelir ve mağdur çifte sevinçli haberi verir:

- Her şey ayarlandı, sizi evlendirebiliriz! Damat adayı:

- Peki der. Biz düşündük de; acaba evliliğimiz yolunda gitmezse boşanabilir miyiz?

Görevli melek gök gürültüsünü andıran sesiyle kızgın bir cevap verir:

- Siz manyak mısınız? Cennet'te nikahınızı kıydırabilmek için tam 3 ay dolaştıktan sonra bir imam bulabildim. Cennet'te bir avukat bulmak ne kadar sürer hiç tahmin edebiliyor musunuz?

Geveze Kadınlar

Adamın biri gazete okurken gazetede bir haber ilgisini çeker ve mutfakta olan hanımını çağırır:

— Hanım hanım gel gel! Bak gazetede ne yazıyor?

Kadın işini yarım bırakır gelir:

— Ne oldu?

— Bak diyor ki kadınlar günde 14.000 cümle kuruyorlarmış , erkeklerde 7.000 .Gördün mü bak bilim bile sizin ne kadar geveze olduğunuzu kanıtlamış.

Kadın sakin ve sinirli bir şekilde:

— Tabi, sizin gibi beyinsizlere bir lafı iki kere anlatırsak; bir cümleyi iki kere kurmuş oluyoruz.

Bizi Arıyorlar

Temel ile Dursun iki katlı bina yaparlar. Birinci katı tamamladıktan sonra evleri olmadığı için orada kalmaya karar verirler. Yaz mevsimi olduğundan yattıkları yere sivri sinekler dolar. Bunlar da sineklerin kendilerini sokmaması için yorganı başlarına kapatırlar.

Günlerden bir gün yine yatma zamanı gelince odaya ateş böcekleri girer. Bunlar her zamanki gibi başları yorganın içine gömülü şekilde yatarlarken Temel bir ara başını dışarı çıkarıp ateş böceklerini görünce tekrar aceleyle yorganın içine gömülür. Dursun'u dürter ve ona:

- Şşşt ula ula Dursun!! Sivrisinekler ellerinde fenerle bizi ariler...

Skor Farklı

Mahmut ölünce cennetin kapısında kuyruğa girer. Hemen önünde bekleyen adam pederdir. Kapıda bir melek beklemektedir. Melek pedere sorar;

- Hiç günahın var mı peder?

Peder:

- Aziz melek, ben rahiptim. Tüm hayatım boyunca hep tanrıma dua ettim. Karıma ve çocuklarıma sadık kaldım. İnsanlara ve hayvanlara hep yardım ettim.

Melek:

- Çok iyi, bunları biliyorduk zaten. Al sana cennetin gümüş anahtarı der ve sonra Mahmut'a döner:

- Senin hiç günahın var mı?

Mahmut:

- Ben de her zaman hayvanlara ve insanlara iyilik yapardım. Tanrıya dua etmedim açıkçası. İnancım da zayıftı ve bir günahım vardı. Çok sert ve hızlı minibüs kullanırdım.

Melek Mahmut'a döner ve:

- Bunu da biliyoruz. Çok iyi al sana cennetin altın anahtarı der.

Peder bu olaya çok sinirlenir:

- Ben hayatımı tanrıya adadım. Siz de gidip bu adamı cennette benden üstün tutuyorsunuz, haksızlık değil mi? diye sorar.

Melek gülerek:

- Peder sen vaaz verirken herkes uyuyordu ama Mahmut otobüs kullanırken herkes dua ediyordu. Skor farklı yani...

Teyo Emmi Çekirge Ve Çinliler

Teyo Emmi Clinton Kore Harbi

Teyo Emmi Ankarada

Teyo Emmi Amerika Bush

Teyo Emmi Yunan İt Dalaşı

Teyo Emmi Chat Yapıyor

Teyo Emmi Uzay Fıkrası

Çoçuğumuzun Adı Ne Olsun




Kız hayatında ilk defa bir partiye gidecekmiş,annesi o aksam kızına öğüt veriyormuş. -Kızım bak sen bu partileri bilmezsin burada çapkın erkekler olur seninle yatmak için her şeyi yaparlar eğer böyle bir şey olursa ona çocuğumuzun adı ne olsun diye sor hemen telaşlanır ve senden uzaklaşır. Neyse kız partiye gitmiş biraz sonra bir genç kızı dansa kaldırmış, dans ederlerken genç kızı okşamaya sarkıntılık yapmaya başlamış. Kız hemen "çocuğumuzun adı ne olsun" demiş, genç tırsmış ve gitmiş. Bir sure sonra başka bir genç gelmiş yine aynı sarkıntılıklar başlamış kız yine "Çocuğumuzun adı ne olsun" demiş ve genç yine panik bir şekilde kaçmış, biraz sonra bir genç daha gelmiş, dansetmeler falan derken yine aynı sarkıntılıklar başlamış, kız yine "çocuğumuzun adı ne olsun demiş ama değişen bir şey yok daha sonra dışarı çıkıp ıssız bir yer bulmuşlar kız yine "Çocuğumuzun adı ne olsun" demiş gençte yine bir şey yok biraz sonra genç kızın elbiselerini çıkarmış kız yine "Çocuğumuzun adı ne olsun" gençte yine bir şey yok genç kızla sevişmeye başlamış kız "Çocuğumuzun adı ne olsun" demiş genç yine sessiz bir süre sonra genç işini bitirmiş kız yine "Çocuğumuzun adı ne olsun" demiş. Genç kalkmış prezervatifi çıkarıp bir düğüm atmış "Buradan çıkabilirse David Cooperfield olsun"

Ne Fark Var Fıkrası



Bakan olan görgüsüz birisi şöförüne sorar. "Şöför söyle bakalım eşekle şöför arasında ne fark vardır? " Şoför bir süre düşündükten sonra mahcup bir sekilde; "Bilemedim bakanım" diyor Bakan cevap olarak: "Eşeğe çüs diyince, şoföre ise dur diyince durur" demiş. Bunun üzerine şöför çok sinirlenmiş ama karşıdaki bakan olduğu için birşey söyleyememiş. Belirli bir süre sonra bu defa şöför bakana: "Bir soru sorabilir miyim bakanım?" der. Bakan da: "Sor bakalım" der. Şoför sorar: "Eşekle bakan arasında ne fark vardır?" Bakan bir süresonra: "Bulamadım şöför söyle bakalım" diyor. Bunun üzerine şöför de: "Vallahi bakanım ben de bulamadim...

Pisiklet İsterim Fıkrası



Diyarbakır'da Şehmus okula gelir, tabii bizim Şehmus ilkokul talebesi, ama her tarafı yara bere içinde, hoca sorar, "Şehmus oğlum ne oldu sana", Şehmus der, "Babam dövmiştir". Hoca sorar, "Niye oğlum", "Valla bilmiyom hocam akşam evde yatıyık biraz sonra babamın sesini duyuyom, Ali uyudun mi ali den ses çıkmiy Veli uyudunmi e veliden de ses çıkmiy Mehmed uyudin mi Mehmedden de ses çıkmiy Şehmus uyudin mi diy, ben de yok buba uyumadım diyrem oda geliy beni doviy." Bunun üzerine hoca, bak Şehmus bu gibi durumlarda uyumasan da ses etmemek lazımdır der. Şehmus kafa sallar eve gider, ertesi gün okulda Şehmus daha fena dövülmüş olarak gelir. Bunu gören hoca merakla gider yanına ; "Şehmus ne oldi kim yapti" der. Şehmus der ki "Bubam yapmıştır." "Niye Şehmus ne oldi", Şehmus anlatır. "Hocam akşam evde yatıyık biraz sonra yine babam in sesini duyuyom, Ali uyudun mi ali den ses çıkmiy Veli uyudunmi e Veliden de ses çıkmiy Mehmed uyudin mi Mehmedden de ses çıkmiy Şehmus uyudin mi diy, ben de uyumadım ama hiç ses etmedim. Bunun üzerine anam ile bubam bir gıpraşmaya başladiler anlamadım ne oliy biraz sonra anam dedi ki, la ihsan ben geliyom, bubam da haticem ben de geliyom dedi ben de ula nereye gidiyonuz ben de Geliyom dedim... hoca derki; oğlum bunlar anne baba, gider gider gelirler. Sen hiç bozuntuya verme. Uyuyo gibi yap. peki demiş Şehmus. Ertesi gün bir bacak kırık. " Bu sefer ne oldu? " der hoca. Hocam, dediğin gibi yapmişem. Hiç ses çıkarmamişem. En son bubam anamın arkasına geçti, "ben çocuk isterem, ben çocuk isterem!" diye bağırmaya başlayınca; ben de fırsat bu fırsat demişem. Geçtim bubamın arkasına, " Ben de bisiklet isterem !!!!

İngilizce Cümle Fıkrası



bir tane ögretmen çocuğa demiş söylediğim cümlenin ingilizcesini söyle cümle şuymuş(eşşek gittti gittti denize düştü boğuldu)çocukta şöyle demiş (dankey dıgıdıkdıgıtıkdıgıdık cumburlop luk luk luk

Temel Barda Fıkrası



Temel bir gün bi Bara gimis, Barmen sormus: "Ne icersiniz" Temel: bana 4 tane bira ver demis.. Barmen getirmis, Temel hepsini arka arkaya icmis. sonra Temel tekrar: bana simdide 3 tane bira ver demis. Barmen gene getrmis, Temel gene hepsini icmis. sonra tekrar: simdide 2 tane bira ver demis. onlarida ictikden sonra kendi kendine demiski: Yahu bu iste bi gariplik var, ne kadar daha az icersem, okadar daha fazla sarhos oluyorum...

Temel Okulda Fıkrası



Bir gün öğretmen öğrencilere sorar: -Kim cennete gitmek ister çocuklar? Bütün sınıf parmak kaldırır.Bir tek temel parmak kaldırmaz. Öğretmen sorar: -Temel sen neden cennete gitmek istemiyorsun? Temel: Öğretmenim annem okuldan sonra hemen eve delmemi söyledi, der.

Şeytan Ve Melek Fıkrası



dünyanın en as ve klas futbolcuları ölüp cennette buluşmuşlar melek şeytana demişki cenet ve cehennem arasında maç düzenleyelim demiş şeytan:
biz yeneriz demiş.

melek:nasıl yeneceksiniz dünyanın en iyi futbolcuları bide demiş.
şeytan:bütün hakemler bizde diyerek şeytanca gülümsemiş

Karikatür Kurban

Karikatür Cellatla Tanıştırayım Seni

Karikatür Bisiklet