Bir Japon, New York’ta bir bara girip oturur. Sol avucunu açıp sağ eliyle avucunun içine telefon tuşlar gibi yapar sonra sol elini kulağına getirip konuşmaya başlar. Barmen meraklanıp yanına gelir, sorar:
- Ne yapıyorsun?
Japon:
- Japonya’dan yeni bir buluş. Artık cep telefonu kullanmak yok. El telefonu var, diyerek elini açar gösterir.
Avucunun tam ortasında ufak bir hoparlör vardır. Barmen:
- İnanmıyorum. Böyle bir şey olamaz.
Japon:
- Göstereyim. Bana bir telefon numarası söyle.
Barmen numarayı söyledikten sonra, Japon yine avucunun içini tuşlayıp elini kulağına getirir. Biraz bekledikten sonra elini barmene uzatır:
- Konuşabilirsin, der.
Barmen Japon’un elini kulağına getirir:
- Joe? Sen misin?.. İnanmayacaksın ama şu anda seninle bir Japon’un elinden konuşuyorum… Hayır sarhoş filan değilim… Neyse sonra anlatırım. Haydi hoşçakal, deyip Japon’un elini bırakır. Hayretler içinde, “Harika bir şey bu! Pahalı mıdır?” Japon:
- Biraz ama değer, der, sonra içkisini ısmarlar. Ama sonra birden, “Affedersin tuvalet ne tarafta?” diye sorar. Barmen tuvaleti işaret eder. Japon kalkıp gösterilen kapıdan girer. Aradan 5 dakika geçer ama Japon dönmez. 10 dakika geçer… Barmen merak etmeye baslar. 20 dakika geçtikten sonra barmen, başına kötü bir şey mi geldi diye düşünüp tuvalete gider. Japon’u yerde görür. Pantolonu dizlere kadar indirilmiş, arkasında bir tuvalet kâğıdı, öne doğru eğilmiştir. Barmen:
- Aman Tanrım! Sana ne oldu böyle? Saldırıya mı uğradın? Yaralandın mı?
Japon:
- Hayır. İyiyim. Japonya’dan uzun bir faks alıyorum, o kadar.
fıkra, fikra, fıkralar, fikralar, karadeniz Fıkraları, temel fıkraları, Okul Fıkraları, Kayserili Fıkraları, Nasrettin Hoca Fıkraları, Deli Fıkraları, Asker Fıkraları, Erzurum Fıkraları, Doktor Fıkraları, Politik Fıkralar, komik fıkralar
30 Mayıs 2013 Perşembe
Teknolojik Fıkra
Eski Araba
İki tane çiftçi; biri Adanalı diğeri Kayserili, sohbet ediyorlarmış; bu arada haliyle zenginlikleriyle övünüyorlar..
Adanalı başlamış:
- Bizim orda sabah güneş doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyor biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoruz demiş.
Kayserili de bunun üzerine:
- Yav bizim de vardı öyle eski bi arabamız, ama geçenlerde satıp yeni modelini aldık…
Adanalı başlamış:
- Bizim orda sabah güneş doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyor biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoruz demiş.
Kayserili de bunun üzerine:
- Yav bizim de vardı öyle eski bi arabamız, ama geçenlerde satıp yeni modelini aldık…
25 Mayıs 2013 Cumartesi
Uçak Pisti
Temel ile Cemal pilot olmaya karar vermişler. Bu amaçla kursu bitirip diplomalarını almışlar. Ve ilk seferlerini yapmak üzere uçakla havalanmışlar. İnişe geçecekleri sırada Temel, Cemal'e dönüp:
- Simdi kuleden haber geldi. Bu hava limanının pisti oldukça kısaymış. Bu yüzden tekerlekler yere değer değmez, frenlere sonuna kadar asil ki, pistin dışına çıkmayalım, demiş. Az sonra inişe geçmişler. Tekerlekler yere değer değmez, Cemal frenlere asılmış. Uçak kıl payı pistten çıkmadan durmuş. Temel alnında ki terleri silerken Cemal'e dönüp :
- Bu ne biçim pist? 50 metrelik yerde uçak durur mu? Cemal başını iki yana sallayıp cevaplamış:
- Haklısın Temel. Bir de su yanlara baksana. Eni de en az 10 km.var.
- Simdi kuleden haber geldi. Bu hava limanının pisti oldukça kısaymış. Bu yüzden tekerlekler yere değer değmez, frenlere sonuna kadar asil ki, pistin dışına çıkmayalım, demiş. Az sonra inişe geçmişler. Tekerlekler yere değer değmez, Cemal frenlere asılmış. Uçak kıl payı pistten çıkmadan durmuş. Temel alnında ki terleri silerken Cemal'e dönüp :
- Bu ne biçim pist? 50 metrelik yerde uçak durur mu? Cemal başını iki yana sallayıp cevaplamış:
- Haklısın Temel. Bir de su yanlara baksana. Eni de en az 10 km.var.
24 Mayıs 2013 Cuma
Nasreddin Hoca Sünnet
Nasreddin Hoca'nın evine bir gün üç molla misafirliğe gelir. Üçü de birbirinden obur şeylermiş. Hoca ne yemek çıkarmışsa silip süpürmüşler. O kadar ki sahanlarda yemek bitince, bunu da "Sünnettir" diye ekmekle iyice sıyırırlarmış. Bu sırada odaya Hoca'nın oğlu girmiş. Mollalar Hoca'yı memnun etmek için:
- Aman ne güzel çocuk...Adı ne bunun? diye sormuşlar.
Hoca:
- Adı Farzdır, demiş.
Mollalar şaşırıp birbirlerine bakmışlar:
-Bu ne biçim isim Hoca Efendi? demişler. Şimdiye kadar böyle bir isim hiç duymamıştık.
Hoca hemen taşı gediğine koymuş:
-Ya, sünnet diyeyim de onu da mı yiyesiniz?
- Aman ne güzel çocuk...Adı ne bunun? diye sormuşlar.
Hoca:
- Adı Farzdır, demiş.
Mollalar şaşırıp birbirlerine bakmışlar:
-Bu ne biçim isim Hoca Efendi? demişler. Şimdiye kadar böyle bir isim hiç duymamıştık.
Hoca hemen taşı gediğine koymuş:
-Ya, sünnet diyeyim de onu da mı yiyesiniz?
Piyanist Temel
Temel Laz olduğu için kendinden nefret ediyormuş. Amerikaya gitmiş ve birçok ameliyattan sonra burnunu düzelttirmiş, iyi şekilde İngilizce öğrenmiş ve meşhur bir piyanist olmuş. Birgün büyük bir topluluğa konser verdikten sonra seyircileri selamlarken ön taraftan bir ses duymuş:
- Helal sana hemşerum, çok iyi çalayusun da!
Temel:
- Benim Laz olduğumu nereden anladın yahu. Halbuki Lazlara benzememek için bir sürü ameliyat oldum.
- Nasıl anlamayayım, demiş adam. Bütün piyanistler otururken sandalyeyi kendilerine çekerler, sen ise sandalyeye oturup piyanoyu kendine çekeyusun.
- Helal sana hemşerum, çok iyi çalayusun da!
Temel:
- Benim Laz olduğumu nereden anladın yahu. Halbuki Lazlara benzememek için bir sürü ameliyat oldum.
- Nasıl anlamayayım, demiş adam. Bütün piyanistler otururken sandalyeyi kendilerine çekerler, sen ise sandalyeye oturup piyanoyu kendine çekeyusun.
23 Mayıs 2013 Perşembe
Temel Tuvalette
Temel otobüs yolculuğu sırasında mola yerinde inerek tuvalete gitmiş. Tuvalete girdikten kısa süre sonra, yan tuvaletten bir ses gelmiş:
- Merhaba!
Temel bu sesi duyunca önce ne yapacağını şaşırmış, sonra gayri ihtiyari "Merhaba" demek zorunda kalmış. Hemen ardından :
- Nasılsın? diye ses gelmiş.
Temel yine şaşırıp muhabbete devam etmiş.
- İyiyim teşekkür ederim siz nasılsınız?
Yan tuvaletten cevap gelmiş :
- Ne yapıyorsun? Bu soruyu duyan Temel, soruyu soranın o an ne yaptığını tahmin edeceğini düşünerek konuyu dağıtmak için :
- Trabzon dan İzmir’e gidiyorum demiş. Ya siz? Yan kabinden sinirli ses tonu ile cevap gelmiş :
- Aşkım şimdi telefonu kapatmak zorundayım. Yan tuvalette adamın biri var, sana sorduğum soruları cevaplıyor.
- Merhaba!
Temel bu sesi duyunca önce ne yapacağını şaşırmış, sonra gayri ihtiyari "Merhaba" demek zorunda kalmış. Hemen ardından :
- Nasılsın? diye ses gelmiş.
Temel yine şaşırıp muhabbete devam etmiş.
- İyiyim teşekkür ederim siz nasılsınız?
Yan tuvaletten cevap gelmiş :
- Ne yapıyorsun? Bu soruyu duyan Temel, soruyu soranın o an ne yaptığını tahmin edeceğini düşünerek konuyu dağıtmak için :
- Trabzon dan İzmir’e gidiyorum demiş. Ya siz? Yan kabinden sinirli ses tonu ile cevap gelmiş :
- Aşkım şimdi telefonu kapatmak zorundayım. Yan tuvalette adamın biri var, sana sorduğum soruları cevaplıyor.
22 Mayıs 2013 Çarşamba
İdris Safaride
İdris methini çok duyduğu için Afrika'ya safariye gitmiş. Ufak ufak avlanmaya başlamışlar. Akşam safariye çıkanlar konuşuyormuş. İşte,ben bir aslan vurdum, ben iki kaplan vurdum. Bizimkine sıra gelmiş:
- "Pen içi tane nobum furdum."
Safariciler, herhalde bir şey vuramadı, kafadan atıyor, diye geçiştirmişler. Ertesi gün av dönüşü yine şunu vurdum, bunu vurdum diye konuşulurken İdris yine döktürmüş:
- "Pen içi tane daha nobum furdum."
Avcılar, bu adam yine atıyor diye düşünmüşler. Daha ertesi gün sıra bizimkine geldiğinde yine;
- "Peş nobum daha furdum", deyince dayanamamışlar.
- Yahu kardeşim nasıl bir şeydir şu nobum?
- "Valla, pen elimde tüfek ile dolaşayrum. Çalularun arasundan "Noo buumm , noo buumm" diye kara kara pi şeyler pağura pağura çıkıyor, ben de furayrum."
- "Pen içi tane nobum furdum."
Safariciler, herhalde bir şey vuramadı, kafadan atıyor, diye geçiştirmişler. Ertesi gün av dönüşü yine şunu vurdum, bunu vurdum diye konuşulurken İdris yine döktürmüş:
- "Pen içi tane daha nobum furdum."
Avcılar, bu adam yine atıyor diye düşünmüşler. Daha ertesi gün sıra bizimkine geldiğinde yine;
- "Peş nobum daha furdum", deyince dayanamamışlar.
- Yahu kardeşim nasıl bir şeydir şu nobum?
- "Valla, pen elimde tüfek ile dolaşayrum. Çalularun arasundan "Noo buumm , noo buumm" diye kara kara pi şeyler pağura pağura çıkıyor, ben de furayrum."
Borcum Olsun
Bir gün ünlü bir ressam, Doktor Temel'e muayeneye gelmiş. Temel para almamış, küçük bir resmi tercih edeceğini söylemiş. Ressam bir süre sonra koca bir tablo ile gelince,
- Uyy bu çok değerli, kabul edemem.
Ressam ısrar edince,
- Peki öyleyse, size bi fıtık ameliyatı borcum olsun
- Uyy bu çok değerli, kabul edemem.
Ressam ısrar edince,
- Peki öyleyse, size bi fıtık ameliyatı borcum olsun
Acele Etme
Uçak New York'a yaklaşırken iki pilot konuşmaktadırlar. Ne var ki mikrofon açık kalmıştır ve konuşulanlar bütün yolcularca dinlenmektedir.
- New York'a iner inmez, önce ılık bir banyo yapacağım. Sonra buzlu bir duble viski içeceğim, sonra da o sarışın saçlı, uzun bacaklı hostesle...
Bunları duyan sarışın saçlıi uzun bacaklı hostes hemen pilot kabinine doğru koşmaya başlar. Yaşlı bir yolcu, hostesin yolunu keser:
- Acele etme kızım. Bırak da rahat rahat viskisini içsin.
- New York'a iner inmez, önce ılık bir banyo yapacağım. Sonra buzlu bir duble viski içeceğim, sonra da o sarışın saçlı, uzun bacaklı hostesle...
Bunları duyan sarışın saçlıi uzun bacaklı hostes hemen pilot kabinine doğru koşmaya başlar. Yaşlı bir yolcu, hostesin yolunu keser:
- Acele etme kızım. Bırak da rahat rahat viskisini içsin.
21 Mayıs 2013 Salı
Uzayda Hayat
Temel'i bir araştırma için Mars' a göndermişler. Orada 10 yıl kaldıktan sonra uzay mekiği alana indiğinde medya ordusunu karşısında bulmuş. Temel'e sormuşlar:
- Mars'ta hayat var mı Temel Bey?
- Hiç hayat yok! Bunu duyan medya, başka soru sormadan çekip gitmişler. Temel eve geldiğinde 16 yaşında olan oğlu sormuş:
- Babacığım Mars' ta hayat yok mu gerçekten?
- Yok evladım. Gece 11 dedin mi bütün dükkanlar kapanıyor!
- Mars'ta hayat var mı Temel Bey?
- Hiç hayat yok! Bunu duyan medya, başka soru sormadan çekip gitmişler. Temel eve geldiğinde 16 yaşında olan oğlu sormuş:
- Babacığım Mars' ta hayat yok mu gerçekten?
- Yok evladım. Gece 11 dedin mi bütün dükkanlar kapanıyor!
Beni Yüzümden Tanırlar
Bir imam, bir haham ve bir papaz ormanda geliyorlarmış. Bir gölün kenarına gelmişler. Hava sıcak mı sıcak. Bakmışlar çevrede de kimse yok, soyunup göle girmişler. Çıktıklarında bir bakmışlar ki kıyafetleri ortada yok. Aramışlar taramışlar ama bir türlü bulamamışlar. Sonunda haham:
- Benim evim ormanın içinde, biraz ileride. Benim eve gidelim, ben size giyecek bir şeyler veririm, deyince beraber ormanın içinde anadan üryan hahamın evine yürümeye başlamışlar.
Tam eve yaklaştıkları sırada bir grup kadın belirmiş. Kaçacak biryerde yok. Papaz hemen şeyini kapatmış. Haham da hemen şeyini kapatmış iki eli ile. İmam ise yüzünü kapatmış. Kadınlar geçtikten sonra hahamla papaz imama neden şeyini kapamadığını sormuşlar. İmam:
- Sizi bilmem ama benim cemaatte beni yüzümden tanırlar, demiş.
- Benim evim ormanın içinde, biraz ileride. Benim eve gidelim, ben size giyecek bir şeyler veririm, deyince beraber ormanın içinde anadan üryan hahamın evine yürümeye başlamışlar.
Tam eve yaklaştıkları sırada bir grup kadın belirmiş. Kaçacak biryerde yok. Papaz hemen şeyini kapatmış. Haham da hemen şeyini kapatmış iki eli ile. İmam ise yüzünü kapatmış. Kadınlar geçtikten sonra hahamla papaz imama neden şeyini kapamadığını sormuşlar. İmam:
- Sizi bilmem ama benim cemaatte beni yüzümden tanırlar, demiş.
Çorumlunun Çocukları
Çorumlunun üç tane oğlu varmış üçü de Boludaymış...
Oğlunun biri babasına demiş ki:
- Baba burası Bolu kızlar dolu bana para gönder babası göndermiş..
Ikinci oğlu sana yolladıysa bana da yollar demiş o da yazmış
- Baba burası Bolu kızlar dolu bana para gönder demiş.
Babası yollamış..
Üçüncü size yolladıysa bana daha çok yollar demiş...O da yazmış...
- Baba burası Bolu kızlar dolu bana para gönder....
Çorumlu dayanamayıp geri mektup yazmış:
- Oğlum burası Çorum Annayın ***na korum, bende para bitti.
Oğlunun biri babasına demiş ki:
- Baba burası Bolu kızlar dolu bana para gönder babası göndermiş..
Ikinci oğlu sana yolladıysa bana da yollar demiş o da yazmış
- Baba burası Bolu kızlar dolu bana para gönder demiş.
Babası yollamış..
Üçüncü size yolladıysa bana daha çok yollar demiş...O da yazmış...
- Baba burası Bolu kızlar dolu bana para gönder....
Çorumlu dayanamayıp geri mektup yazmış:
- Oğlum burası Çorum Annayın ***na korum, bende para bitti.
20 Mayıs 2013 Pazartesi
Uzaylı ve Kamyon Şoförü
Dünya ya bir uzaylı gelir ve radyolar bangırr bangır anons eder.
- Sayın dinleyiciler dünyamıza bir uzaylı geldi. Çok cana yakın biri ve zararsız. tamamen insana benziyor fakat kolları yere değecek kadar uzun. Tek farkı bu der. Kendisi ile anlaşmak ve konuşmak için kelimeleri heceleyerek söyleyin der. mesela mer-ha-ba gibi.
Kamyon şoförünün biri radyoda anonsları dinledikten sonra yol kenarında aynen tariflere uyan birisi. Kesin bu uzaylıdır der ve yanına gidip muhabbet etmek ister. Yanına yaklaşır ve :
- Mer- ha-baaa. Na- pı-yor- sunn? der.
Tariflere uyan kişide:
- Mer-ha-ba. Sı-çı-yo-rumm der.
Meğer uzaylı sandığı yol kenarında ihtiyaç gideren tarla sahibiymiş.
- Sayın dinleyiciler dünyamıza bir uzaylı geldi. Çok cana yakın biri ve zararsız. tamamen insana benziyor fakat kolları yere değecek kadar uzun. Tek farkı bu der. Kendisi ile anlaşmak ve konuşmak için kelimeleri heceleyerek söyleyin der. mesela mer-ha-ba gibi.
Kamyon şoförünün biri radyoda anonsları dinledikten sonra yol kenarında aynen tariflere uyan birisi. Kesin bu uzaylıdır der ve yanına gidip muhabbet etmek ister. Yanına yaklaşır ve :
- Mer- ha-baaa. Na- pı-yor- sunn? der.
Tariflere uyan kişide:
- Mer-ha-ba. Sı-çı-yo-rumm der.
Meğer uzaylı sandığı yol kenarında ihtiyaç gideren tarla sahibiymiş.
Ayağı Kokan Bayburtlu
İki samimi Bayburtlu arkadaş bir gün hayırlı bir iş için davet edilmişler.Arkadaşlardan birinin ayağı aşırı derecede kokuyormuş.Arkadaşı ayağı kokan arkadaşını uyarmış:
- Davete gidürüg çoraplarını hemen deyüştür,demiş.
Ayakları kokan hemen gitmiş,çoraplarını değiştirmiş. Davet yerine gelmişler,iki dakika geçmeden etrafındakiler mendilleri burunlarına götürmeye başlamışlar.
- Hani deyüştürmüştün,demiş
- Vallaha deyüştürmüştüm. İnanmazsın diye kirlileri cebime koydum, işte gör.
- Davete gidürüg çoraplarını hemen deyüştür,demiş.
Ayakları kokan hemen gitmiş,çoraplarını değiştirmiş. Davet yerine gelmişler,iki dakika geçmeden etrafındakiler mendilleri burunlarına götürmeye başlamışlar.
- Hani deyüştürmüştün,demiş
- Vallaha deyüştürmüştüm. İnanmazsın diye kirlileri cebime koydum, işte gör.
Mardinli İzmir'de
Mardinlinin biri İzmir'de yedeksubay okulunda askerliğini yapmaktadır. Hafta sonları çarşı izinlerinde kız tavlamaya çalışır fakat başaramaz. Aynı yerde askerlik yapan İzmirliler Mardinli ile dalga geçerek sorarlar;
- Mardinli bu hafta çarşıda ne yaptın?
- Konak meydanında denizi seyrettim.
- Yahu ne diye boklu denizi seyrettin. Kızlara takılsana...
Ertesi hafta Mardinli Karşıyaka'ya geçer ve yine kız tavlamayı başaramaz. İzmirliler yine dalga geçerek Boklu denizi seyredecegine arkana dönüp apartmanlara baksaydın ya derler. Bu sefer Mardinli Karşıyaka'ya geçerek apartmanları seyretmeye başlar. O da ne bir bayan el sallıyor. Hemen gider bayanın dairesinin kapısını çalar. Karşısına orta yaşlı üzerinde seksi bi gecelik bulunan bir bayan çıkar. Biraz sohbet ve tanışma faslından sonra bayan sorar:
- Nerede askerlik yapıyorsun?
- Gaziemir'de
- Aa benim oglumda seninle birlikte askerlik yapıyor. Şimdi kız arkadaşıyla sinemaya gittiler, birazdan gelirler.
Sen haftaya gel, birlikte olalım, der. Mardinli bölüğe döndüğünde İzmirliler etrafını sararak sorarlar;
- Mardinli bu hafta ne halt ettin?
-Bu hafta ne halt ettigimi bende anlamadım ama haftaya kesin birinizin anasını s*kecegim!
- Mardinli bu hafta çarşıda ne yaptın?
- Konak meydanında denizi seyrettim.
- Yahu ne diye boklu denizi seyrettin. Kızlara takılsana...
Ertesi hafta Mardinli Karşıyaka'ya geçer ve yine kız tavlamayı başaramaz. İzmirliler yine dalga geçerek Boklu denizi seyredecegine arkana dönüp apartmanlara baksaydın ya derler. Bu sefer Mardinli Karşıyaka'ya geçerek apartmanları seyretmeye başlar. O da ne bir bayan el sallıyor. Hemen gider bayanın dairesinin kapısını çalar. Karşısına orta yaşlı üzerinde seksi bi gecelik bulunan bir bayan çıkar. Biraz sohbet ve tanışma faslından sonra bayan sorar:
- Nerede askerlik yapıyorsun?
- Gaziemir'de
- Aa benim oglumda seninle birlikte askerlik yapıyor. Şimdi kız arkadaşıyla sinemaya gittiler, birazdan gelirler.
Sen haftaya gel, birlikte olalım, der. Mardinli bölüğe döndüğünde İzmirliler etrafını sararak sorarlar;
- Mardinli bu hafta ne halt ettin?
-Bu hafta ne halt ettigimi bende anlamadım ama haftaya kesin birinizin anasını s*kecegim!
19 Mayıs 2013 Pazar
Ben Yaşıyorum
Berrin bir işe müracaat etmis, medeni halini sormuşlar.
- Bes yıldır dulum, iki çocuğum var, biri on diğeri iki yaşında...
- Küçük çoçuğunuz iki yaşında ve kocanız öleli beş yıl oldu öyle mi ?
- Evet, ama ben yaşıyorum!..
- Bes yıldır dulum, iki çocuğum var, biri on diğeri iki yaşında...
- Küçük çoçuğunuz iki yaşında ve kocanız öleli beş yıl oldu öyle mi ?
- Evet, ama ben yaşıyorum!..
Cimri Avcı
Çok hassas birisini, av sırasında bir kaplan, belinden yakalayarak ağzına aldı ve kaçmaya başladı. Oğlu peşinden koşup tüfeğini ateş etmek amacıyla doğrultunca, kaplanın ağzındaki adam bağırdı:
- Ayaklarına ateş et! Sakın postu zedeleme!
- Ayaklarına ateş et! Sakın postu zedeleme!
18 Mayıs 2013 Cumartesi
Sarhoş Papağan
Adamın birinin papağanı varmış. Ama çok içkici imiş. Bir gün sahibi eve iki şişe viski getirmiş ve papağanına demiş ki;
- Ulan bunu içersen tüylerini diri diri yolarım, akşama misafirim var, demiş ve gitmiş misafirini davet etmeye.
Akşam geldiğinde bakmış ki papağan sarhoş, kendi tüyünü kendi yoluyormuş.
- Benim için fark etmez, diye.
- Ulan bunu içersen tüylerini diri diri yolarım, akşama misafirim var, demiş ve gitmiş misafirini davet etmeye.
Akşam geldiğinde bakmış ki papağan sarhoş, kendi tüyünü kendi yoluyormuş.
- Benim için fark etmez, diye.
Kalanını Geri Gönder
Deniz aşırı bir ülkede askerliğini yapmakta olan Temel bir gün sevgilisi Fadime’den bir mektup alır. Fadime artık ondan ayrıldığını bildirmekte ve fotoğrafını geri göndermesini istemektedir.
Temel çok kızar. Arkadaşlarından eski kız arkadaşlarının fotoğraflarını toplar. Hepsini paket yapar ve Fadime’ye gönderir. Pakete birde not iliştirir:
"Kusura bakma, hangisi olduğunu çıkaramadım. Lütfen kendi fotoğrafını al ve kalanını geri gönder!" der.
Temel çok kızar. Arkadaşlarından eski kız arkadaşlarının fotoğraflarını toplar. Hepsini paket yapar ve Fadime’ye gönderir. Pakete birde not iliştirir:
"Kusura bakma, hangisi olduğunu çıkaramadım. Lütfen kendi fotoğrafını al ve kalanını geri gönder!" der.
17 Mayıs 2013 Cuma
Vatan Toprağı
Askerliğe yeni baslamış Acemi Er Temel komutanın yanına giderek. Komutanım çorbada kum vardı der. Komutanı kaşlarını çatarak:
- Ne olmuş yani buraya yemek beğenmeye değil vatan toprağını korumaya geldiniz.Bir daha böyle şikayet istemem der.
Ama Temelin cevabı hazırdır.
- Komutanım doğru yemek beğenmeye gelmedik ama vatan toprağını yemeye hiç gelmedik der.
- Ne olmuş yani buraya yemek beğenmeye değil vatan toprağını korumaya geldiniz.Bir daha böyle şikayet istemem der.
Ama Temelin cevabı hazırdır.
- Komutanım doğru yemek beğenmeye gelmedik ama vatan toprağını yemeye hiç gelmedik der.
İçkiyi Bıraktım
Temel bir gün bara gidip barmenden üç bira ister ve hepsini ardı arında içer. Bir kaç gün arayala aynı şey olunca barmen merak eder ve sorar:
- Niye hep üç tane bira içiyorsunuz?
Temel cevap verir:
- Ben, Dursun ve Hamdi üçüzüz. Hepimiz dünyanin farklı yerlerindeyiz. Hepimizde bara girdigimizde birbirimizin yerine bira içeriz, öteki iki birayı o yüzden içiyorum.
Bir müddet aynı bara uğramayan Temel günler sonra çıkagelir ve iki bira ister, barmen servis yapar ama Temel biraları içtikten sonra dayanamayıp sorar:
- Allah rahmet eylesin efendim, kardeşinizin biri öldü heralde?
Temel cevap verir:
- Hayır, ben içkiyi bıraktım.
- Niye hep üç tane bira içiyorsunuz?
Temel cevap verir:
- Ben, Dursun ve Hamdi üçüzüz. Hepimiz dünyanin farklı yerlerindeyiz. Hepimizde bara girdigimizde birbirimizin yerine bira içeriz, öteki iki birayı o yüzden içiyorum.
Bir müddet aynı bara uğramayan Temel günler sonra çıkagelir ve iki bira ister, barmen servis yapar ama Temel biraları içtikten sonra dayanamayıp sorar:
- Allah rahmet eylesin efendim, kardeşinizin biri öldü heralde?
Temel cevap verir:
- Hayır, ben içkiyi bıraktım.
16 Mayıs 2013 Perşembe
GALATA KULESİ
Adamın biri olmaz bir iş için dilekte bulunmuş ve demiş ki;
- Yüce Allahım. Bu işim olursa Galata Kulesi'ne sırtımda eşek çıkartacağım!..
İşi olmuş, adak sözünü yerine getirmek lazım. Almış eşeği gelmiş Galata kulesine. Bir eşeğe bakmış, bir kuleye, ama gözü yememiş. İlerde oturan Bektaşi babasının yanına varmış;
- Baba erenler bana bir akıl ver demiş ve olayı anlatmış. Bektaşi babası sormuş;
- İçki içer misin?
- Haşa!.. Ömrümde ağzıma sürmedim!..
- Tütün içer misin?
- Haşa!..
- Kumar oynar mısın?
- Haşa!..
Zamparalık, hovardalık yapar mısın?
- Haşa!..
Adam ona haşa, buna haşa deyince Bektaşi babası biraz düşünmüş ve demiş ki;
- Bak evladım, sen eşeği boşuna yorma, Galata Kulesi'ne kendin çık yeter!..
11 Mayıs 2013 Cumartesi
Avcının Köpeği
Malum, avcılar atıcılıklarıyla meşhurdurlar. Yine bir mecliste üç avcı karşılıklı olarak köpeklerini övüyorlarmış. Birincisi demiş ki:
- Benim köpeğim çok akıllıdır, bakkala gönderirim, ne istersem alır ve getirir. Hemen ikinci avcı atlamış:
- Ya benimki! Sadece istediklerimi almakla kalmaz, paranın üstünü de doğru olarak getirir, satış fişini de alır vs. vs.
Bu sırada üçüncü avcı kendinden emin bir tavırla aynen şöyle der:
-Sizin köpeklerinizin alışveriş ettiği dükkanı benim köpeğim çalıştırıyor.
- Benim köpeğim çok akıllıdır, bakkala gönderirim, ne istersem alır ve getirir. Hemen ikinci avcı atlamış:
- Ya benimki! Sadece istediklerimi almakla kalmaz, paranın üstünü de doğru olarak getirir, satış fişini de alır vs. vs.
Bu sırada üçüncü avcı kendinden emin bir tavırla aynen şöyle der:
-Sizin köpeklerinizin alışveriş ettiği dükkanı benim köpeğim çalıştırıyor.
Dünya'nın En Komik Fıkrası
Ormanda dolaşan 2 avcıdan biri birden bire yere düşer. Arkadaşı, düşen adamın nefes almadığını ve gözlerinin ferinin söndüğünü görür. Bunun üzerine telefonla acil yardımı arar.
- Arkadaşım öldü, ne yapabilirim, diye sorar. Telefondaki ses yanıtlar:
- Sakin olun. Size yardım edebilirim. Ama önce arkadaşınızın ölüp ölmediğinden emin olalım.
- Telefonda bir süre sessizlik olur ve bir silah sesi işitilir. Avcı telefonu tekrar eline alır ve şöyle der:
- Evet, tamam. Şimdi ne yapacağım?
- Arkadaşım öldü, ne yapabilirim, diye sorar. Telefondaki ses yanıtlar:
- Sakin olun. Size yardım edebilirim. Ama önce arkadaşınızın ölüp ölmediğinden emin olalım.
- Telefonda bir süre sessizlik olur ve bir silah sesi işitilir. Avcı telefonu tekrar eline alır ve şöyle der:
- Evet, tamam. Şimdi ne yapacağım?
9 Mayıs 2013 Perşembe
Hangi Lastik
Dört tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin patladığını söylerler… Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.
Sınav günü gelince hoca, dört öğrencinin hepsini boş bir salonun ayrı ayrı köşelerine oturtur. Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes sınavı geçebilir… Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10′ar puanlık dört tane basit matematik sorusu vardır… Bunları kolayca çözerler. Arka sayfada ise 60 puanlık bir soru vardır:
- Hangi lastik patladı?
Fare Kapanı
Temel bilim adamıdır,bulmuş olduğu yeni icadın (fare kapanı) telif hakkını almak için Dursun'a gitmiş:
-Ula Dursun, ha bunun telif hakkını bana ver bakayum, demiş. Dursun :
- Hele bi dur bakalım, icadı bana bi anlat, demiş.
- Tamam, demiş Temel ve başlamış anlatmaya:
- Bak şimdi Dursun, fare şu ufak köprünün üstünden geçecek, köprünün sonuna gelecek, jiletin arkasındaki peyniri almak için yerde duran jiletin üstüne gelecek, jilet kafasını kesecek ve fare ölecek demiş. Dursun:
- Olmaz, demiş. Bu jilet sağa sola hareket etmiyor ki kafasını kessin farenin, demiş. Temel de:
- O zaman bu kapanın üzerinde biraz daha çalışayım, demiş kapanı almış gitmiş.
Aradan bir gün geçmiş, Temel yine Dursun'un yanına gelmiş:
- Ula Dursun, bu sefer yaptım fare kapanını, ver telif hakkını, demiş.
Dursun kapana bi bakmış kapan aynı kapan ..Sadece peynirin olmadığını görmüş ve Temel'e:
- Anlat bakayım nasıl yaptun oni, demiş. Temel başlamış anlatmaya:
- Bak Dursun demiş fare köprüyü geçecek, jiletin üstüne gelince bakacak ki peynir yok , çok şaşıracak ve Allah Allah diyerek kafasını sağa sola sallayacak ve ölecek, demiş.
-Ula Dursun, ha bunun telif hakkını bana ver bakayum, demiş. Dursun :
- Hele bi dur bakalım, icadı bana bi anlat, demiş.
- Tamam, demiş Temel ve başlamış anlatmaya:
- Bak şimdi Dursun, fare şu ufak köprünün üstünden geçecek, köprünün sonuna gelecek, jiletin arkasındaki peyniri almak için yerde duran jiletin üstüne gelecek, jilet kafasını kesecek ve fare ölecek demiş. Dursun:
- Olmaz, demiş. Bu jilet sağa sola hareket etmiyor ki kafasını kessin farenin, demiş. Temel de:
- O zaman bu kapanın üzerinde biraz daha çalışayım, demiş kapanı almış gitmiş.
Aradan bir gün geçmiş, Temel yine Dursun'un yanına gelmiş:
- Ula Dursun, bu sefer yaptım fare kapanını, ver telif hakkını, demiş.
Dursun kapana bi bakmış kapan aynı kapan ..Sadece peynirin olmadığını görmüş ve Temel'e:
- Anlat bakayım nasıl yaptun oni, demiş. Temel başlamış anlatmaya:
- Bak Dursun demiş fare köprüyü geçecek, jiletin üstüne gelince bakacak ki peynir yok , çok şaşıracak ve Allah Allah diyerek kafasını sağa sola sallayacak ve ölecek, demiş.
2 Mayıs 2013 Perşembe
Aklım Başıma Gelsin
Küçük Cem bi gün abisinin arabasında oturuyormuş bir de bakmış abisiyle kız arkadaşı geliyor hemen saklanmış arka koltuğa. Abisi arabayı bir tepeye çıkarmış ve kız arkadaşına:
- Sevgilim benimle evlenir misin, demiş.
Sevgilisi de "Hayır" cevabını verince abisi:
- O zaman in arabadan aşağıya kadar yürü de aklın başına gelsin demiş.
Ertesi gün Cem kız arkadaşını bisikletiyle aynı tepeye çıkarmış ve sormuş:
Ertesi gün Cem kız arkadaşını bisikletiyle aynı tepeye çıkarmış ve sormuş:
- Sevgilim biz büyüğünce benimle evlenir misin?
- Evet
- Hadi ya tamam sen bu bisikleti al aşağı in. Ben yürüyeyimde aklım başıma gelsin
1 Mayıs 2013 Çarşamba
Sabırsız Temel
Temel çok para kazanmış. Ailece lüks bir lokantaya gitmişler. En pahalı şarabı seçip ısmarlamış.
Garson:
- Hangi yıl tercih ederdiniz, diye sorunca,
Temel :
- Bi mahzuru yoksa hemen istiyorum
Garson:
- Hangi yıl tercih ederdiniz, diye sorunca,
Temel :
- Bi mahzuru yoksa hemen istiyorum
Laz mısın?
Temel otelin birinin odasında kara kara düşünüyor:
- Ulan diyor, Ben aşağıdan içki isterken laz olduğum anlaşılır mı acaba?
Geçiyor aynanın karşısına ve prova yapıyor.
- Bana bir visku.. Yok böyle anlarlar.. Bana bir rakı, yok diyor. Böyle de anlarlar.. Bana bir bira.. Tamam diyor . Böyle iyi.. anlamazlar.
Ve aşağıya iniyor. Masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor:
– Barmen bana bir bira. Barmen Temel’i biraz süzdükten sonra soruyor:
– Birader sen laz mısın?
Temel:
- Uuuy nasil anladın diyor:
– Burası resepsiyon bar karşıda..
- Ulan diyor, Ben aşağıdan içki isterken laz olduğum anlaşılır mı acaba?
Geçiyor aynanın karşısına ve prova yapıyor.
- Bana bir visku.. Yok böyle anlarlar.. Bana bir rakı, yok diyor. Böyle de anlarlar.. Bana bir bira.. Tamam diyor . Böyle iyi.. anlamazlar.
Ve aşağıya iniyor. Masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor:
– Barmen bana bir bira. Barmen Temel’i biraz süzdükten sonra soruyor:
– Birader sen laz mısın?
Temel:
- Uuuy nasil anladın diyor:
– Burası resepsiyon bar karşıda..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)