29 Ocak 2010 Cuma

Numunelik İlişki

Arkadaşları çok çapkın olan iş adamını artık bir düzene sokmak ve evlendirmek isterler. Sonunda uygun bir hanım bulup işadamına haber verirler. Ama işadamı kadını yatakta denemeden evliliğe yanaşmaz :

- Ben iş adamıyım. Numune görmeden böyle bir işe karar veremem.' !!! Mesaj kadına iletilir ve cevap gelir.

- Ben de iş kadınıyım. Numune veremem ama istediği kadar referans gösterebilirim.

Evlenirken Neredeydin

Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir ses :

-Binme, bu uçak düşecek!


Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş. İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış :

-Uçak düştü kurtulan olmadı!


Koşmuş Haydarpaşa`ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında :

-Binme bu trene, raydan çıkacak!


Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş :

-Tren Eskişehir`de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...

Allah'ına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses :

-Bu otobüse binme, freni patlayacak!


Dönmüş yine kimse yok! Dayanamamış, bağırmış :

- Sen kimsin yahu?

-Ben senin iyilik meleğinim!


Adam iyice kızmış:

-Ulan evlenirken neredeydin...

Einstein ve Şoförü

Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile gidermiş. Yine bir konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şoförü Einstein'a;

- Efendim, uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum demiş.


Einstein gülümseyerek ona bir öneride bulunmuş:

- Peki, şimdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar., o halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen yap konuşmayı, ben de arka sırada seni dinlerim.


Şoför, gerçekten çok başarılı bir konuşma yapmış ve sorulan tüm soruları doğru yanıtlamış. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne kadar konferansta sorulmamış ağır bir fizik sorusu sormuş.Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye dönüp:

- Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok garip demiş.


Sonra da salonun arkasında oturan Einstein'ı işaret ederek şöyle devam etmiş:

- Şimdi size arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve sorduğunuz soruyu, göreceksiniz, o bile yanıtlayacak.

Teşekkürler

Üç damadı olan bir kayınvalide, damatlarının onu sevip sevmediğini anlamak ister.

Bir gün büyük damatla gezintiye çıkar ve sahilde gezinirken denize düşer(atlar). Damat hemen peşinden atlayarak onu kurtarır. Bir sonraki gün damat kapıda sıfır bir Peugeot 206 görür, camın üzerinde şu not vardır:

- Beni kurtardığın için teşekkürler. Seni seven kayınvaliden.

Bu sefer ikinci damatla gezintiye çıkar ve sahilde gezinirken denize atlar.. Damat hemen peşinden atlayarak onu kurtarır. Bir sonraki gün damat kapıda sıfır bir Peugeot 206 görür, camın üzerinde yine aynı not vardır:

- Beni kurtardığın için teşekkürler. Seni seven kayınvaliden.

Aynı senaryo küçük damatla da denenir. Ancak küçük damat bunun daha önce olması gerektiğini düşünür ve kılını bile kıpırdatmaz. Kayınvalide boğulur... Bir kaç gün sonra kapıda son model bir Porsche Carrera GT ve ön camda bir not;

- Teşekkürler! Seni seven kayınpederin...

Mal Değil mi?

İnsan kaçakçılığı yapan kamyonetli, yine iş başındaymış! Ama bu sefer gümrük kapısında yakayı ele vermiş, gümrük memuru sorar;

- Ne var kamyonette?


Sürücü cevap verir:

- Mal var!


Tam o sırada kamyonetten biri kafayı hafif dışarı çıkarır... Memur görür ve;

- Hani burada mal vardı? demiş.


Sürücü;

- Mal olmasa kafasını çıkartır mıydı?

26 Ocak 2010 Salı

Ne Mi Yaparım?

İkinci Dünya Savaşı sırasında bir Yahudiye sormuşlar;

- Şu anda Hitler'i eline geçirsen ne yapırsın?


Yahudi;

- Ne mi yaparım? Şöyle 1 metre uzunluğunda bileğim kalınlığında bir demir çubuk alır ve yarısını ateşte kor haline getiririm. Sonra da demirin diğer kısmını buzda soğutur ve soğuk kısmını Hitler'in g.tüne sokarım!..


Arkadaşları atılmışlar;

-İyi de niçin soğuk tarafını?


Adam;

- Tutup da çıkaramasın diye!..

Daha İyi Kazanıyoruz

Adamın biri bakmış ki yazıcı silik bir şekilde basıyor, hemen teknik servisi arayıp durumu anlatmış. Görevli;

- Yazıcınızın temizlenmesi gerekiyor olabilir efendim... demiş, Aslında bunu kullanma kılavuzunu okuyarak kendiniz de yapabilirsiniz. Çünkü biz bu işlem için 50 $ alıyoruz.

Adam bunu duyduğuna hem çok sevinmiş, hem de şaşırmış.

- Patronunuz bu şekilde işe sekte vurduğunuzu biliyor mu? diye sormuş.


Görevli;

- Bu zaten patronun fikri... demiş, İnsanlar bize getirmeden önce kendileri tamir etmeye kalktıkları zaman daha iyi para kazanıyoruz!..

25 Ocak 2010 Pazartesi

Sürpriz Ata Oynadım

Temel ile İdris sinemaya gitmişler. Filmde bir at yarışı sahnesi varmış. Bizimkiler 5 lirasına iddiaya girip at yarışı oynamaya karar vermişler. Sonunda İdris’in tuttuğu at birinci gelmiş ve iddiayı kazanmış. İdris dayanamamış ve gerçeği söylemeye karar vermiş.

- Temel al paranı... Ben bu filmi daha önce seyretmiştim, hangi atın birinci geleceğini pileydum ...

-Temel :

- Önemli teğuldur İdris... Pen de seyretmiştim de, bu sefer sürpriz oynadım!.."

Şimdi İki Tane Var

Bir karpuz tarlası olan çiftçi, tarlasına çocukların dadandığını ve her akşam birkaç karpuzun eksildiğini farketti. Epey düşündükten sonra, tarlaya bir uyarı levhası koymaya karar verdi;

- Dikkat! Karpuzlardan birine siyanür enjekte edildi!

Ertesi akşam karpuz yiyemeden kaçan cocukları keyifle izledi. Bir hafta sonra, çiftçi tarlasında geziyordu. Karpuzlarını kontrol ederek eksik olmadığını düşünürken gözü kendi levhasının yanına konan bir levhaya ilişti:

- Şimdi o karpuzlardan iki tane var!

Hanımından Korkmayan Var Mı?

Elazığ’da adamın biri kahveye girer ve oyun oynayanlara hitaben:

- Hop abeler, bi dakka. Hanımından gorhanlar ayağa gahsın.

Ani bir gürültü, hayda herkes ayakta. Bir kişi hariç. Kahvenin tamamı hayretler içinde. Soruyu soran adam, oturan adama yaklaşır ve:

- Abe helal olsun be, deliganlı adam mışsın. Harbiden sen hanımından korkmaz mısın?


Adam nefes nefesedir. Heyecanı biraz geçince:

- Yav gardaşım ele bi laf ettin ki, dizlerim kırıldı, galhamadım. der.

Çocuk Yüzünden

Temel kamyon şoförüymüş. Bir gün kamyonu ile yokuş asağı inerken freninin patladığını farketmiş. İleriye doğru baktığında da yolun ikiye ayrıldığını görmüş. Bir tarafta pazar kuruluymuş ve yüzlerce insanın alısveriş yapıyormuş. Diğer tarafta ise küçük bir çocuk yolun ortasında oyun oynamaktaymış. Temel çok hızlı bir şekilde düşünerek;

- Pazar yerune çirersem pi sürü insan ölür en eyisu çocigu ezeyum demis.

Ertesi gün gazetelerde şöyle bir başlık; “Pazara giren kamyon dehşet saçtı. 150 ölü” Temel e sormuşlar :

- Sende hiç kafa yokmu? Bu kadar insanı ezeceğine bari çocuğu ezseydin.

Temel cevap vermiş :

- Ula siz benu salak mi sandunuz? Bunu bende düsündüm... Tabii ki çocuğu ezecektim ama çocuk pazara dogri koştu ben ne yapayım?

21 Ocak 2010 Perşembe

Çağımızın Fıkrası

Adamın biri New York, Central Park'ta yürüyüş yaparken, aniden kuduz bir köpeğin küçük bir kıza saldırdığını görür. Koşar ve köpekle boğuşmaya başlar. Hayli uzun bir uğraştan sonra üzeri yara bere içinde kaldığı halde köpeği öldürür. Ama küçük kızın da hayatını kurtarmıştır. Son anda bu sahneyi gören polis nefes nefese olay yerine koşar ve adamın yanına gelir. Sarılıp teşekkür etikten sonra;

- Sen der bir kahramansın, yarın bütün gazeteler seni yazacaklar. Ve göreceksin başlık da şöyle olacak; 'Cesur New York'lu küçük kızın hayatını kurtardı.'

Adam;
- Ama ben New York'lu değilim! der.

Polis;
- Fark etmez, bu durumda gazeteler şunu yazacaklar; 'Cesur Amerikalı küçük kızın hayatını kurtardı' cevabını verir.

- Ama ben Amerikalı da değilim der adam artık şaşırarak. Polis;

- Ya, o halde nerelisin? diye sorunca adam cevap verir;

- Ben Iraklıyım!

Polis adama başka bir şey söylemez. Ama adam ertesi gün gazeteleri aldığında şöyle bir başlıkla karşılaşır;

- Radikal İslamcı, masum Amerikan köpeğini öldürdü.!

Aranızda Müslüman Olan Var Mı ?

Adamın biri elinde büyük bir bıçakla camiye dalar ve yüksek sesle Cami Cemaatine sorar :

-Aranızda müslüman olan var mı ?


Korkudan kimse bişey diyemez. Bir müddet sonra yaşlı bir adam ayağa kalkar ve

- Ben müslümanım der.


Bıçaklı adamla yaşlı adam camiden çıkarlar. Adam dışarıda ki koç sürüsünü gösterip:

-Amca, şunları kurban edicem de ben beceremem yardım eder misin? der.


Yaşlı adam bayağı bir hayvanı kestikten sonra

- Ben yoruldum , artık başka birini bul der....


Adam bu sefer kanlı bıçakla yine camiye girer ve cemaate yüksek sesle tekrar sorar:

-Aranızda başka müslüman var mı , varsa yanıma gelsin ?


Az önceki giden yaşlı adamı doğradığını düşünen cemaat çok korkar ve herkes aynı anda imama bakar, imam:

- Ula bağa ne bakıp duraysunuz uşaklar ? İki rekat namaz kildurduk diye müslüman mı olduk?.. Yüce İsa hepimizi korusun...

20 Ocak 2010 Çarşamba

Eşek İşte

Adamın biri hayvanat bahçesine gitmiş. Bakmış ki bütün hayvanlar kahkahalarla gülüyor eşek yan gelmiş yatıyor. Adam bir anlam verememiş. Merakından ertesi gün tekrar gitmiş, bu seferde bütün hayvanlar yatıyor eşek kahkahalarla gülüyor. Hayvanat bahçesi müdürüne sormuş :

- Dün bütün hayvanlar gülerken eşek yatıyordu. Bugün ise bütün hayvanlar yatarken eşek gülüyor. Bu ne biçim iştir ne oluyor...

Müdür :

- Sormayın beyefendi dün zürafa bir espri yaptı eşek ancak bugün anladı...

Şaka Yapacaktım

Temel yolda yürüyormuş Dursun'a rastlamış Dursun sormuş Temel'e demişki;

- Temel oruçlu oruçlu kaç baklava yiyebilirsin?

Temel düşünmüş demişki;

- 5 tane yerim.

Dursun gülmüş demişki;

5 tane değil 1 tane yersin çünkü bi tane yersin orucun bozulur. Geri kalan dördünü oruçsuz yersin. Dursun gitmiş bu şaka Temel'in çok hoşuna gitmiş demişki eve gideyim de Fadime'ye yapayım bu şakayı. Eve gitmiş Fadime'ye sormuş:

- Fadime oruçlu oruçlu kaç baklava yiyebilirsin?

Fadime düsünmüş demişki;

- 8 tane yerim. Temel üzülmüş. Demiş ki;

- 5 tane deseydin çok güzel bi şaka yapacaktım...

Borcunu Öde

Padişahın biri;

- Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim! demiş.

Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;

- Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü.

- Bunun neresi yalan?.. Kuş kartaldır, Arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii!..


- Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!..

-... Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!..


- Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!

- Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.

Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş. Ama bir gün bir Kayserili gelmiş;

- Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!..

Buz Gibi Cehennem

Adamın bir tanesi her eğilene parmak atıyormuş. Gün gelmiş adam ölmüş. Adamı cehenneme atmışlar. Aradan zaman gecmiş zebaniler cehenmeme gidiyorlarmış şu adam akıllandıysa cennete alalım demişler. Bir gitmişler cehennem buz gibi zebaniye sormuşlar;

- Burası neden soğuk diye

Zebani:

- Abi attınız bu ibneyi buraya eğilip odun kömür atamıyoruz sobaya demiş.

Al Yoksa Amcaya Veririm

Çanakkale'den 30-32 yaşlarında bir kadın,kucağındaki süt bebeğiyle otobüse biner.Yanına da iri kıyım bir adam oturur. Otobüs Ezine'ye ulaştığında kadın çocuğunu emzirmek amacıyla memesini açar ve çocuğun ağzına verir.Ancak çocuk inatla memeyi emmek istemez.Kadın çocuğa kızar ve sert bir sesle;

- Al yoksa amcaya veririm !....

Adam göz ucuyla bakar ve önüne döner... Ayvacık'a geldiklerinde kadın yine memesini çıkarır ve çocuğu yine emzirmek ister, çocuk yine emmez ve yine aynı sözler kadının ağzından dökülür ;

- Al yoksa amcaya veririm.

Bu olay her durakta tekrarlanır ve hepsinde de aynı şeyler yaşanır. Küçük kuyu, Altınoluk, Güre, Akçay derken Edremit'e kadar gelinir. Edremit'te de kadın ;

-Al yoksa amcaya veririm diyince adam patlar ;

-Hanım hanım yeter artık !...Vereceksen ver.Ben taa Ayvacık'ta inecektim,buralara kadar geldim....

Babalık Davası

Karısından boşanmış olan bir adam, o gün annesini görecek olan kızına:

- Al kızım bu zarfı. Sen artık 18 yaşına bastın. Bu annene vereceğim son nafaka çeki. Bunu annene ver, sonra bir adım geri çekil ve annenin yüzündeki ifadeyi seyret! demiş.

Kız annesine gitmiş:

- Anne babam bu zarfı sana gönderdi. Ben artık 18 yaşıma bastığımdan sana gönderdiği son nafaka çekiymiş. Zarfı sana verip sonra 1 adım geride durup senin yüzündeki ifadeyi seyretmemi söyledi...

Annesi:

- Peki kızım. Şimdi babana git. 18 seneden sonra ona aslında senin gerçek baban olmadığını söyle. Sonra bir adım geri çekil ve yüzündeki ifadeyi seyret!..

19 Ocak 2010 Salı

Kaz Oluyorsun

Adamın biri dünyada hiç kimseye bir kötülük yapmamış, her türlü kurala uymuş, içmemiş, zina yapmamış, uyuşturucu kullanmamış, kimseyi pataklamamış. Neyse bir gün ölmüş büyük bir sevinç ve beklenti ile sorgu meleğinin önüne gelmiş melek sormuş :

- İçmemişsin

Adam :

- Evet

Melek :

- Kimseye el bile kaldırmamışsın

Adam:

- Evet

Melek :

- Kendi karından başkasına yan gözle bile bakmamışsın

Adam :

- Evet

Onlarca sorudan sonra sorgu meleği yanındaki meleğe dönerek :

- Bir çift kanat getirin

Adam heyecanla :

- Melek oluyorum değil mi?

Melek :

- Hayır kaz oluyorsun.

18 Ocak 2010 Pazartesi

Yasaklar Çiğnenmek İçindir

İngiliz, Amerikalı ve Türklerin bulunduğu gemi kaza yapar ve su almaya başlar. Kaptan telaşla yolcuların arasına girer ve;

- Lütfen herkes sakince filikalara doğru gitsin gemi su almaya başladı.

Yolcular bu uyarıyı umursamaz ve aynen devam ederler. Kaptan aynı uyarıyı birkaç defa yapar ve insanların gemiden ayrılmadıklarını görünce çaresizce geri çekilir. Bu arada uyanık kaptan yardımcısı kaptana:

- Ben bu insanların hepsini gemiden çıkarırım.

Kaptan:

- Nasıl yapacaksın bunu hemen yap.

Kaptan yardımcısı gider ve bir süre sonra geri döner.gemi bomboştur. Kaptan merakla sorar:

- Ya nasıl başardın bunu?

Kaptan yardımcısı anlatır:

- İngilizlere sizin gibi asil bir milletin böyle batan bir gemide ne işi olur dedim hepsi denize atladı, Amerikalılara deniz suyu insan sağlığına yararlıdır dedim onlarda hemen suya atladı.

Kaptan merakla sorar:

- Peki Türklere ne dedin, onlar kesinlikle ayrılmaz gemiden.

Kaptan yardımcısı pişkin pişkin gülerek:

- Türklere de denize girmek yasaktır dedim.

Kör Kayserili

Gözleri görmeyen, bekar ve fakir Kayserili'ye bir cin çikagelmiş. Benden bir şey dile yerine getireceğim demiş. Kayserili düşünürken cin sormuş;

- Gözlerini mi istersin, zenginlik mi istersin, evlenmek mi istersin?

Kayserili:

- Oğlumu altınlarımı sayarken görmek istiyorum demis.

Ümmetin Selamı

Ali Mısır'da okuyan bir öğrenci. Sınavlar bitmiş ve yaz tatiline girecekler.. Babası Ali'ye telefon eder ve sınavların nasıl geçtiğini sorar. Ali de bilmediği halde;

- Çok iyi geçti der ve bunun üzerine babası onu İstanbul'a işlerinde yardım etmesi için çağırır. Ali gidecektir İstanbul'a ve arkadaşına son olarak şöyle der;

- Ahmet sen notlarımı öğrenirsin ve beni ararsın. Eğer telefona babam çıkarsa Muhammed'in Ali'ye selamı var dersin; ben anlarım bir tane zayıfım olduğunu.

Ahmet notları öğrenir ve arar. Telefona babası çıkar ve Ahmet şöyle der:

- Amcacım Ali'ye söyle ona bütün Ümmed-i Muhammed'in selamı var...

İstenmeyen Kedi

Temel, Fadime'nin kedisinden nefret etmektedir. Birgün kararını verir ve Fadime evde yokken kediyi yakalayıp, arabasına koyar. 1-2 kilometre kadar ileride, bir köprünün yanına bırakıp evine döner. Kapıyı açıp eve döndüğünde bir de bakar ki, kedi sepetinde oturuyor. Ertesi gün, Fadime'nin evden çıkmasını bekleyip, kediyi yine arabaya atar. Bu kez 5-6 kilometre ötedeki bir kasabada, bir çöp konteynerinin içine bırakır.

Eve döner, kapıyı açar, kedi yine baş köşeye kurulmuş, Temel'e kötü kötü bakıyor...

Ertesi gün işi iyice inada bindirir, kediyi yakaldığı gibi 10-15 kilometre direksiyon sallar, bulduğu her tali yola girer, kedi yönünü kaybetsin diye çeşitli şaşırtmaca yollara girer, daireler izer. Sonunda yaptığı işten iyice emin olunca, arabayı durdurur ve kediyi bırakır. Arabasına atlayıp, evinin yolunu tutar. Saatler sonra Temel evine, Fadime'ye telefon açar;

- Uy Fadime, kedi yanında mı?

- Evde, niye soriysun da?

- O ibne'yi telefona ver hemen. Kayboldum; yolu tarif etsin.

Suç ve Ceza

Üç kadın arkadaş bir kaza sonucu aynı anda hayatlarını kaybedip cennete giderler. Cennetin kapısında onları karşılayan melek:

- Sizin burada uymanız gereken tek bir kural var: ördeklere dikkat edin sakın üstlerine basmayın, der.

Sonra kapı açılır üç kadın cennete girerler. Gerçekten de etraf ördek doludur. Üstlerine basmamak adeta imkansızdır. Dikkat etmesine rağmen kadınlardan biri kazayla bir ördeğin üstüne basar. Hemen bir melek belirir. Yanında son derece çirkin bir adam vardır. Kadını kolundan adama kelepçeler ve

- Ördeğin üstüne basmanın cezası olarak sonsuza kadar bu çirkin adama kelepçeli olarak yaşayacaksın der.

İkinci gün kadınlardan biri yine kazayla bir ördeğin üstüne basar ve melek anında yanında çok çirkin bir adamla gelip onları kadına ceza olarak birbirlerine kelepçeler.

Üçüncü kadının gözü bu olaylardan çok korkar. Diğerlerinin akıbetine uğramamak ve sonsuza kadar çirkin bir adama kelepçelenip yaşamamak için her attığı adıma çok dikkat etmeye başlar. Aradan aylar geçer ve hiçbir ördeğin üstüne basmaz. Derken bir gün bir melek belirir. Bu kez yanında boylu poslu inanılmaz derecede yakışıklı bir adam vardır. Melek hiçbir şey söylemeden yakışıklı adamla kadını kelepçeler ve yine birşey söylemeden çeker gider.

Kadın mutluluktan uçmaktadır. O güne kadar gördüğü en yakışıklı adamla kelepçelenmiştir. Adama döner ve:

- Ben acaba ne yaptım da sonsuza kadar senin gibi yakışıklı bir adamla birlikte olmayı hak ettim? diye sorar.

Adam suratı asık bir şekilde cevap verir:

- Vallahi seni bilmem ama ben az önce bir ördeğin üstüne bastım.

17 Ocak 2010 Pazar

Hoca'nın İmzası

Olay bir üniversite profesörü ve bir öğrencisi arasında geçer. Öğrenci yemekhanede boş bir yer bulamadığı için profesörün yanına oturur. Profesör bu durumu kabullenemez ve çocuğa;

- Öküzlerle kuşlar bir arada oturamazlar der.

Öğrenci hiç bozuntuya vermeden;

- O zaman ben uçayım diyerek kalkar.

Profesör durumu içine sindiremeyince öğrencinin sınavdan kalması için elinden geleni yapar. Fakat öğrenci bütün soruları eksiksiz cevaplandırır. Bunun üzerine profesör sana bi soru soracam der çocuğa;

- Yolda karşına 2 kese çıksa, birinde para, birinde akıl olsa hangisini alırdın?

Öğrenci;

- Parayı alırdım deyince

Profesör;

- Ben akıl alırdım der.

Öğrenci karşılık verir;

- Doğaldır insan neye ihtiyaç duyarsa onu alır.

Çıldırmak üzere olan profesör sınav kağıdına büyük harflerle ÖKÜZ yazarak ögrenciye verir. Odadan çıkan öğrenci 5dk. sonra gelir, seslenir;

- Hocam imzanızı atmışsınız ama notum nerede.....?

14 Ocak 2010 Perşembe

Japon Musun?

Adamın biri adama soruyor:

- Sen Japon musun?

Adam:

- Değilim hemserim diyor.

Biraz sonra tekrar;

- Sen Japon musun?

- Değilim hemşerim.

Az sonra bir daha;

- Sen Japon musun?

Adam sinirleniyor:

- He Japonum diyor.

Soran adam da vallahi hiç benzemiyorsun diyor...

Karpuzcunun Hali

Bir gün padişahın biri bir emir vermiş;

- Çevreden geçen tüm seyyar satıcıları bana getirin demiş.

Vezirleri dışarı çıkmış bir bakmışlar erik satıcısı geliyo hemen yakalayıp padişahın yanına götürmüşler.

Padişah;

- Bütün eriklerin .ötüne sokulmasını emretmiş.

Onlarda yapmış bu arada adamda can acısından ağlayıp duruyormuş. Arkadan elmacı gelmiş ona da aynısını yapmışlar. O daha da fazla ağlamış. Ondan sonra da ayvacı padişah yine aynı emri vermiş. Ama bu sefer ayvalar girdikçe ayvacı gülüyormuş bu padişahın dikkatini çekmiş;

- Bundan önce gelenlere daha küçüğünü sokturdum ama onlar ağladı sen niye gülüyorsun diye sormuş.

Ayvacı;

- Ben arkadan gelen karpuzcuyu düşünüyorum demiş...

Eldiven

Temel'in eldivenle yazı yazdığını görenler sormuş:

- Niye eldivenli yazıyorsun zor olmuyor mu?

- Zorluğuna zor ama el yazımın tanınmasını istemeyrum.

İyiki Kalkmışım

Gece uyurken ranzadan düşen birisi kalkıp tekrar yatağına yatmış.

Ama beş dakika sonra tekrar düşünce kendi kendine şöyle demiş:

- İyi ki kalkmışım yoksa kendi üstüme düşecektim...

Hakemler Bizden

Bir devrin tüm as ve klas futbolcuları cennette buluşmuş. Cennetin baş meleği de futbol meraklısıymış. Şeytanı çağırtmış:

- Cennetle cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin?

- Boşuna oynamayalım, biz kazanırız, demiş şeytan.

- Olur mu en iyi futbolcular bizde, ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde...

Şeytan şeytanca gülümsemiş:

- Ama bütün hakemler de bizde...

En Salak Er İddiası

İki çavuş iddaya girer hangimizin eri daha salak diye. İlk çavuş erini çağırır ve der ki;

- Oğlum al şu 10 milyonu git bana bir araba al.

Er:

- Başüstüne çavuşum der gider.

ikinci çavuş çağırır erini:

- Olum git bak bakayım ben evdemiyim der..

Er:

- Baaşüstüne çavuşum der çıkar.

Bu iki salak er çarşıda karşılaşırlar erlerden biri:

- Yahu bende bir çavuş var o kadar salak ki bana para verdi git bana araba al diye lan keriz bugün pazar arabayı nerden bulayım..

Diğer er:

- Yahu benim ki daha salak yok gidip kenddisi evdemiyiş değilmiymiş diye bakacakmışım be ey lavuk yanında koskaca askeriyenin telefonu var evi arada sorsana...

9 Ocak 2010 Cumartesi

Taksimetre

Taksinin yokuşta frenleri patlamış, muthiş bir hızla aşağı iniyor. Kayserili müşteri bağırmış..

- Durdur su arabayı..

Şoför panik içinde haykırmış..

- Durduramıyorum!..

- O zaman taksimetreyi durdur hiç değilse demiş, Kayserili.

Delik

Temel deliler hastanesine düşmüş.Odada 15- 20 tane deli varmış. Odada bir delik varmış deliler sıraya girip deliğe bakiyorlarmış. Temel de merak etmis girmis sıraya...
Sıra Temele Gelince ;

Temel :

- Burda bişi yok puraya neden bakarsunuz demis.

Delinin Biri :

- Biz 20 senedir bakıyoz bişi göremedik de sen bir bakışta mı görecen demiş.