30 Aralık 2009 Çarşamba

Hala Balayı

Evde kadın kocasını haşlıyor:

- Hiç olmazsa şu yan komşularımızı örnek al. Kaç yıllık evliler ama birbirlerine hala balayında gibi davranıyorlar. Adam karısını arabada, kapının önünde, her yerde öpüyor. Yazıklar olsun! Sen neden aynı şeyi yapamıyorsun?

- Yaparım yapmasına ama, ben kadını iyi tanımıyorum ki...

İçki Öldürür

Albay askerlerin içki içmelerine engel olmak için kantinin duvarına bir yazı asmıştır. Yazıda:

- İçki öldürür, diye yazıyordur. Ertesi gün oradan geçen albay ne görsün?Biri yazının altına şunları ilave etmemiş mi:

- Askerler ölmez!

Ne Düşünüyornuş?

Bir Bektaşi, merkebine odun yükleyip şehre gelirken karşıdan tüccar kılıklı iki adam peyda olarak: "Şu zındıkla alay edelim!" diye Bektaşi'ye yanaşıp selam verince Bektaşi de durur, merkebi de. Tüccarlar işaretle:

- Bu eşeğin ne düşünüyor?

- Odun taşımaktan yorgun düştü de, artık kasabada ticaret etmeyi düşünüyor!

Amerika'dan Mühendis

Kayseri'nin bir köyünde imece yöntemiyle yol yapılıyor. Bunun için de eşekten yararlanılıyor: Eşek hangi yolu izlerse, orası genişletip araba yoluna dönüştürülüyor...

Köye gelmiş olan Amerikalı Barış Gönüllüsü, ne olup bittiğini kavrayamadığı için sorar: 

- Ne yapıyorsunuz böyle?

- Yol yapıyoruz.

- Bu eşek ne için?

- O, yolun mühendisi. Yola uygun geçeneği o gösterir.

Barış Gönüllüsü katıla katıla güler:

- Ya eşek bulamasaydınız?

- İşte o zaman Amerika'dan mühendis getirirdik!

Deli İşte

İki deli yolda yürüyorlar. Hava sıcak, ikisi de çok susamış. İleride bir çeşme görmüşler. Biri demiş;

- Ben su içmeye gidiyorum.

Diğeri cevap vermiş;


- Ben de çok susadım oraya gidecem halim yok. Benim yerime de içer misin.
Diğeri tamam diyerek yola koyulmuş, dönerken kahkaha atarak yanına gelmiş. “Neden gülüyorsun?” diye sormuş diğeri. Deli cevap vermiş;

- Su çok güzeldi. Fakat senin yerine kirli sudan içtim.

Sarışınların Kaderi

Çok güzel kızıl saclı bir bayan doktorun ofisine girer ve her yerinin ağrıdığını söyler.

“İmkansız” der Doktor “Gösterin lütfen bana”

Kızıl saçlı bayan işaret parmağını uzatır sol göğsüne bastırır ve çığlık atar, sonra dirseğine bastırır bu sefer daha fazla acıyla bağırır.

Dizine bastırır ve çığlık atar, ayak bileğine bastırır aynı şekilde, neresine dokunsa çığlık atmaktadır.

Doktor, “Gerçek kızıl değilsiniz değil mi?” der.

“Eee, değilim” der kızıl,

“Aslında sarışınım”

“Tahmin etmiştim” der Doktor, ” Çünkü parmağınız kırık”

18 Ekim 2009 Pazar

mini etek

Temel Dursun'a arabasinin öyküsünü anlatiyordu: "Bir gün otostop yapiyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasina aldi. Bir süre gittikten sonra kadin arabayi kuytu bir köseye çekti. Mini etegini iyice yukari çekip, dudaklarini islatti ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasini aldim. Dursun; "Iyi etmissin Temel, zaten mini etek sana hiç yakismazdi…"

fıkralar

fıkralar:
adamın biri yolda yürürken bir cin görmüş
adam cini rahatsız ettiğini düşünmüş
cin dile benden ne dilersen demiş
adam özür dilerim demiş.

şişman

Arap zengin iskoçyalı müstakbel kayınpederi ile konuşuyordu:
- Kızınızı bana verirseniz size onun ağırlığınca altın vereceğim.
- Bana iki hafta müsade etmeniz mümkün mü?
- Böyle iyi bir teklif için iki hafta düşünmek çok değil mi?
- Düşünmek için değil kızımı şişmanlatacağım da...

cenazeye gittiler

temel ile dursuın tatile çikmaya karar vermişlerdir otele girince reception a sormuşlar oda varmi die
reception:2 tane var size göre 1. odada arilar var 2. ci odada karincalar var demiş…
dursun 1. odaya temel 2. odaya yerleşmişler
neyse ki sabah oLmuş kahvaltida konuşmuşlar
temel:
-Nasil uyudun gece?
dursun:
-her tarafda ari vardi batirdilar heryerimi :@ sen nasil uyudun?
temel:
-bi karinca öldürdüm diğerleri cenazesine gittiler

17 Ekim 2009 Cumartesi

akıllı oğul

Cimri bir kişi ölümü yaklaşınca oğullarını yanına çağırır.Üç oğlunada vasiyette bulunur . Ben ölünce hepinizin mezarıma tek tek birer milyar koymanızı istiyorum der. Adam öldükten sonra sırayla 1. ve 2. oğlu mezara gider ve birer milyar parayı mezara koyarlar daha sonra babası gibi parayı seven 3. oğluda mezara gider ve mezardaki paraları alır yerine babası adına bir 3 milyarlık çek koyar.

iyilik meleği

Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir ses :
-Binme, bu uçak düşecek!
Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş.
İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış :
-Uçak düştü kurtulan olmadı!
Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında :
-Binme bu trene, raydan çıkacak!
Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş :
-Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...
Allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses :
-Bu otobüse binme, freni patlayacak!
Dönmüş yine kimse yok! Dayanamamış, bağırmış :
-Sen kimsin yahu?
-Ben senin iyilik meleğinim!
Adam iyice kızmış :
-Ulan evlenirken neredeydin!

geveze

Birkaç Fransız kantinde gevezelik ederken içlerinden biri sorar:
-Gütenberg kim? Biliyormusunuz?
-Hayır, der ötekiler.
-Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Gütenberg'in basım makinasını bulan kişi olduğunu bilecektiniz.... Ya Panmentier'i?
-Hayır, der ötekiler.
-Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Panmentier'in patatesi bulan kişi olduğunu bilecektiniz.Eğer gece kurslarına gitmezseniz yaşam boyunca....
İşte ozaman, aralarında lehimci olanı öfkelenip patlar :
-Oldu, anlaştık! Gütenberg'i, Panmentier'i bilmiyoruz. Sen Obarana kim biliyormusun?
-Hayır!
-Peki öyle ise öğren! Obarana, sen gece kurslarına giderken karınla yatan heriftir!

şemsiye

Yıllar önce İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış.Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş.
O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş.Eri çağırarak :
-Bu ne küstahlık, demiş.Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş.
-Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!
Neye uğradığını anlamayan er :
-Başüstüne, diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş :
-Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini istediğinde kim kırdı diyeyim?

fıkra

Hollywood'da güzel bir evde bir parti veriliyor.Partinin sahibi partiyeheyecan ve değişim katmak için mikrofonu eline alıp başlıyor :
-Arkadaşlar akvaryumdaki iki Pirana'yı bu havuza atacağım.Havuza atlayıp karşıya çıkan arkadaş şu gördügünüz sarışınla sabaha kadar eğlenebilir.
Kimsede ses seda yok.
-Bu esmeride sunuyoruz.
Yine kimsede ses yok.
-Bu kumral bayanı da hediye ediyoruz.
Yine ses yok.
-Bu topu da veriyoruz.
-Slaaaaash!!!...
Adamın biri suda hızla yüzüyor ve karşıya geçiyor.Tekrar koşup havuzun öbür kenarına geliyor :
-Nerede o şerefsiz!
-Beyefendi o havuzun karşısında!
Adam şaşkın şaşkın :
-O değil! Beni havuza iten şerefsiz nerede......

daha çok istiyor

Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı :
-Oğlum ne oldu gözüne? Düştün mü yoksa?
-Hayır düşmedim.Arkadaşım Orhan'la dövüştük.Ben de yarın onun gözünü şişireceğim!
Annesi yatıştırmaya çalıştı :
-Sakın ha! Dövüşmek iyi birşey değil.Ben sana yarın pasta çörek vereyim.Arkadaşına da ver, barışın.Güzel güzel oynayın olmaz mı?
-Olur anneciğim, barışırız.
Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü.Annesi merakla sordu :
-Yine ne oldu?
-Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor!

kovboy ve karısı

Bir kovboy çiftliğine dönmektedir.Bindiği atı yeni satın almıştır.Atın üstünde bir gün evvel evlendiği genç bir kadını da getirmektedir.Sel yatağı boyunca ilerlediklerinden, kötü bir rastlantı sonucu at kayar.
-Bir,der kovboy kısaca.
Ve on dakika sonra at yine bir yoldan sapma yapar.
-İki, der kovboy.
Biraz daha ileride, at bir engel karşısında, az kalsın dengesini kaybeder gibi olur, bu kez kovboy ne bir, ne iki der.Kadını attan indirir ve :
-Üç, der!
Ve bir tabancayla atı öldürür.
Genç evli kadın, dehşete düşmüştür.İtiraz etmekten kendini alıkoyamaz.
-Herşeye karşın, biraz sert, yapmamalıydın!
Ve kovboy sayar :
-Bir!

eltimgile gidiyorum

Yeni ilçe olan bir köye trafik ışıkları yeni konmuş, ışıkların altında bir polis bekliyor ve halkın ışıklara uymasını sağlamaya yani bir çeşit trafik eğitimi vermeye çalışıyormuş.
O sırada, bakmış ki; bir kadın, elinde tuttuğu çocuğuyla, kırmızı yanarken karşıya geçiyor.Hemen seslenmiş :
-Hanım, hanım! Nereye?
Kadın dönüp :
-Vıy! demiş. Sana ne? Eltimgile gidiyom.

spiker

Hayrola nereden?
-Be be ben mi?Rad rad radyodan geliyorum...
-Ne vardı radyoda?
-Spi spi spi spiker sı sı sı sınavı vardı da...
-Eeee, ne oldu?
-Bı bı bı bırak yahu?Kı kı kıravat tak tak takmadık diye almadılar

hep boğamı

İspanya'da tatilini geçiren turist, restoranda tipik bir İspanyol yemeği yemek istemişti. Listeyi uzun uzun inceledi.Cojano adı dikkatini çekti.Ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.Parmağını basıp, garsona işaret etti.Garson bir tabak içerisinde yemeğini getirdi.Nefis bir şeydi ama içindekinin ne olduğunu çıkaramadı.Bir çeşit etti ana ne?...Garsonu çağırdı ve sordu...Garson anlattı :
-Bugün boğa güreşlerine gittiniz mi bayım?
-Evet...
-İşte bu yediğiniz yemek bugün arenada öldürülen boğanın yumurtalıklarından yapıldı.
Adam ertesi gün gene aynı restorana gitti.Tadı damağında kalan yemeği Cojano'yu bir kez daha istedi.Lezzetle yedi.Artık ahbap oldukları garson hatır sormaya geldi :
-Nasıl memnun kaldınız mı bayım?
-Kaldım kalmasına ama bir şey dikkatimi çekti.Dün yediğim Cojano biraz daha büyüktü gibi geldi bana.
Garson başını iki yana salladı :
-Her zaman boğa kaybetmez bayım...

çalmışlar

Sarhosun biri üst bas daginik bir halde karakola gelir, araba anahtarini göstererek komisere söyle der:
-"Komiserim su elimde gördügünüz anahtar var ya, onun üstünde az önce benim arabam vardi, simdi yok. Arabami çalmislar..."
Komiser sarhosa söyle bir bakar,
-"Sen önce kendine bir çeki düzen ver bakiyim su haline bak. Devletin komiseri önünde böyle fermuari açik durmaya utanmiyor musun?"
Sarhos pantolonunun önünde açik fermuara bakar, bakar ve söyle der:
-"Aha, kariyi da çalmislar..."

fıkralar

Albay, binbaşıya:
-Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha ***ürürsün.
Binbaşı, yüzbaşıya:
-Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır.
Yüzbaşı, teğmene:
-Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir.
Teğmen, başçavuşa:
-Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir.
Basçavuş, askere:
-Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun.
Askerler kendi aralarında:
-Yarın sabah bizim başçavus Albayı tutuklayacakmış.

itfaiyeci temelle dursun

Temel ile Dursun Amerikada itfaiye teskilatina girerler, yangin ihbari alinir. Cok katli bir binada yangin cikmistir.
Itfaiyeci merdiveni calismaz ...
Temel yukari cikar. Dursun asagida kalir, Temel asagida bekleyen Dursunun kucagina cocuklari atmaya baslar.
Temel atar, Dursun tutar, kaldirima koyar. Bir cocuk, iki
cocuk, üc cocuk, derken besinci zenci cocuktur ... Temel birakir,
Dursun yakalamak icin kollarini acmaz. Cocuk paat yerde. Bir zenci cocuk daha... Dursun yine tutmaz. Cocuk paat gene yerde...
Ücüncü zenci cocukta Dursun yukari bağırır:
-Yaniklari atma ! yaniklari atma !

öpücük

urt disinda yasayan adam karisina bir mail gonderiyor:

Sevgili karicigim, bu ay maasimdan sana para gönderemiyorum, onun yerine
100 öpücük gönderiyorum.
Sen benim bir tanemsin.
Kocan Allen...
Karisi da ona cevap veriyor,
Sevgili askim,
Gonderdigin 100 öpücük için tesekkür ederim. Masraflar söyle;
1- Sütçü bir aylik süt için 2 öpücügü kabul etti,
2- Elektrikçi 7 öpücükten sonra anlasmaya razi oldu,
3- Evsahibi kira için hergün 2-3 defa ugruyor,
4- Bakkal sadece öpücüge razi olmadi, ona ilave baska seyler de verdim,
5- Diger masraflar toplam 40 öpücük...
Beni lütfen merak etme, daha 35 öpücük bakiyem var ve bu ayi çikarabilirim.
Gelecek ay için de ayni yönde mi plan yapmaliyim? Lütfen bilgi ver.

16 Ekim 2009 Cuma

komik fıkralar

Bir GS’li, bir FENERLİ ve BJK’li Arabistanda yasak olmasına rağmen bir otelde içki içerken yakalanırlar.... Mahkemeye çıkarılırlar... karar İDAM... itiraz ederler ve karar ömür boyu hapis cezasına çevrilir. Ama o gün bayrama denk geldiği için Prens Hazretleri cezayı kaldırıp hepsine 20 kırbaç ceza verir. Bizimkileri sempatik bulduğu içinde bi kıyak daha yapıp herkese cezasını hafifletmek için bir istek hakkı tanır...
BJK’li: "Sırtıma bir yastık bağlayın" der. 10 kırbaçtan sonra yastık paramparça olur ve pek fayda etmez.
Uyanık FENERLİ bunu görünce "Sırtıma iki yastık bağlayın " der. Ama iki yastık bile 10 kırbaca dayanamaz.
Sıra GALATASARAYlıya gelince Prens Hazretleri: "Bak GALATASARAYLI sana acıdım. Süper Ligi kaçırdınız 100’üncü senenizde başarısız oldunuz,hekemlerden çektiniz. Bu yüzden sana iki istek hakkı veriyorum"
Peki der GALATASARAYLI:"O zaman bana 40 kırbaç vurulsun". Herkes şaşkına döner.
Prens Hazretleri:"peki ikinci isteğin nedir?" diye sorar...
GALATASARAYLI pis pis sırıtarak " FENERBAHÇELİYİ sırtıma bağlayın" der...

tecavüz

Belgrad Ormanları ında bir akşam üstü
Nihahahah boşuna kıpraşma yavrum.Elimden
kurtulamazsın..
Bağırmakta fayda etmez. Bu ormanda seni kimseler duyamaz. Sen iyisi mi
meşhur sözü hatırla ve rahatla.Tecavüz kaçınılmazsa uzan keyfine
bak..Heheheheh..
-Sen şimdi bana tecavüz mü edeceksin?
-Yok nasihat edicem.Tabii ki tecavüz edicem.
-Eminsin yani.
-Tabii eminim,artık tecavüz etmek suç bile değil güzelim.Tecavüzü
ediyorsun,sonra tecavüze uğrayan kız çaresiz seninle evlenmek zorunda
kalıyor,sen yırtıyorsun.
-Demek yırtıyorsun? O zaman gel yırt bakalım.Hatta
sen zahmet etme,ben yırtıyım üstümü başımı.Nasıl olsa yenisini sen
alacaksın.
-Ne diyon sen bacım?
-Bu ayakkabıları da parçalayabilir myiim?
-Bıktım kaç senedir giymekten.
-Ohoooo.Amma konuştun ya.
-Evet ben biraz fazla konuşurum.Şimdiden alışan iyi olur.Malum bir ömür aynı evi
paylaşıcaz.Haa bi de unutmadan söyliyim,ben uyurken dişlerimi
gıcırdatırım,sonra söylemedin deme.
-Anlaşıldı,sen beni lafa tutup kaçmayı planlıyon ama yemezler.
-Kim kaçacak?Ben mi ? Bence birazdan sen kaçıcan, müstakbel kocacığım. Önce şunu söyliyim,bizde nişanıda düğünüde erkek tarafı yapar bilesin.Nişanda 3 burma bilezik,bir altın saat,5 metrede altın kordon
-Ohaaaaa
-Bence oha joker hakkını hemen kullanma.Çünkü daha düğünde isteyeceklerimi sıralamadım.
-Ne düğünü ya?
-Aaaa düğünsüz hayatta evlenmem.Özel gelinlik isterim,ayrıca ablamların o gece giyeceği tuvaletler de bizzat ellerinden öper
-Ablanlarmı ?
-Evet bizde adetler böyle.Sen sormadan söyliyim,benim 4 ablam var.Sonra düğün salonda olucak.Havayi fişek gösterisi isterim.5 bilezik isterim,tek taş pırlanta yüzük isterin,yurt dışında balayı isterim,kirada oturmam ev isterim,Italyan mobilya isterim.
-Yeteeeeerrrrrrr.Bacım ne yaptın ya ?Ben mi sana tecavüz ediyom,sen
mi bana tecavüz ediyon karıştırdım ha!!Ne bu be ?
-Valla canın isterse kocacığım.
-Ne kocası be?
-Tecavüz edicen ya o bakımdan
-Tövbe ..Vazgeçtim.Ben aklımı peynir ekmekle yemedim.Tecavüzün cezası kalkmamış aksine artmış. Bundan ala ceza mı olur?! Şu dakikadan itibaren dünya ahiret bacımsın.Kalk yürü eve bırakayım seni.Ulan bi tecavüz etme zevkimiz
vardı,onunda içine ettiler, iyi mi ?

salak imam

BIR KÖYÜN CAMISINDE IMAM CEMAATE VAAZ

VERMEKTEDIR. ANSIZIN ICERI

DALAN

BIR KÖYLÜ KÖYÜ SEL BASMAKTA OLDUGUNU

HABER VERIR. BUTUN CEMAAT

HEMEN

KENDILERINI DISARI ATIP, KACAR. SADECE

IMAM BUTUN ISRARLARA

RAGMEN

KÖYÜ

TERKETMEYI REDDEDER VE TANRI NIN

KENDISINI KORUYACAGINI

SOYLEYEREK,

CAMIDE KALIR. KISA BIR SURE SONRA

SULAR CAMIYE ULASIR, IMAM

CARESIZ

MINAREYE CIKAR. SULAR MINARENIN ILK

KATINA YUKSELIRKEN BIR TEKNE

IMAMI

KURTARMAYA GELIR.ANCAK DINIBUTUN IMAM,

TANRI NIN KENDISINI

KORUYACAGINI

SOYLEYEREK TEKNEYE BINMEZ. SULAR

YUKSELIR, IMAM IKINCI KATA

CIKMAK

ZORUNDA KALIR. BIR TEKNE DAHA GELIR,

ANCAK IMAM YINE TANRI NIN

KENDISINI

KORUYACAGINA INANCININ TAM OLDUGUNU

SOYLEYEREK TEKNEYE BINMEZ.

SULAR

IYICE YUKSELIR. IMAM ARTIK MINARENIN

EN TEPESINDEDIR. BIR

HELIKOPTER

YAKLASIR. ICINDEKILER DURUMUN KOTU

OLDUGUNU ANLATARAK IMAMA

HELIKOPTERE

GELMESI KONUSUNDA ISRAR EDER. IMAM

HELIKOPTERE BINMEYI DE

REDDEDER.

BIR

SURE SONRA SULAR IYICE YUKSELIR VE

IMAM BOGULARAK OLUR.

KENDISINI

CENNETIN KAPISINDA MELEKLER KARSILAR

-MELEK: HOSGELDINIZ. CENNETTE KÖSKÜNÜZ

HAZIRLANDI.BUYRUN. -IMAM: CENNETE GIRMEK ISTEDIGIMDEN EMIN DEGILIM.

-MELEK: NEDEN?

-IMAM: TANRI YA BIRAZ KIRGINIM.

-MELEK: NE OLDU KI?

-IMAM: BEN HAYATIMI IBADET EDEREK

GECIRDIM. INSANLARA HEP IYILIK

YAPTIM,

GUNAHTAN UZAK DURDUM. YASADIGIM KOYU

SEL BASTI, HERKES KACTI AMA

TANRI NIN BENI KURTARACAGINA

INANDIGIMDAN KALDIM. GORUYORSUNUZKI

SIMDI

BURDAYIM...

TAM BU SIRADA YUKARIDAN TANRI NIN SESI

DUYULUR:

-SALAGA IKI TEKNE BIR HELIKOPTER

GONDERDIK!!!!!!!!!!!!!

dursunun şiiri

Dursun bir kıza aşık olmuş.
Aşkındanda şiir yazmış:

Sabahları yemek yiyemiyorum; çünkü seni düşünüyorum
Öğlenleri yemek yiyemiyorum; çünkü seni düşünüyorum
Akşamları yemek yiyemiyorum;çünkü seni düşünüyorum
Geceleri uyuyamıyorum;
Çünkü AÇIM...

utangaç temel

Temel Fadime ile nişanlanmış.
Fadime'yi arabasına almış gezmeye çıkarmış.
Arabayla biryerlerde durmuşlar.
Kalkarken Temel vitesi bire almak istemiş eli Fadime'nin eline değimiş.
Fadime kızarmış.
Temel de utanmış.
Günler geçmiş.
Nihayet evlenmişler.
Balayına arabayla Bodrum'a yola çıkmışlar.
Bodrum'da otele vardıklarında Temel el frenini çekmiş.
O sırada yine eli Fadime'nin eline değmiş.
Fadime yine kıpkırmızı olmuş.
Ama laf etmekten de geri durmamış:
"Ula Temel artuk evlüyüz daaa daha ilerü cidebilürsün."
Temel bunu duyunca hemen el frenini indirmiş.
Marmaris'e doğru yola çıkmışlar...

uzman fıkrası

Uzman askerin biri bir bakışta herkesin boyunun ölçüsünü tam olarak doğru söylüyormuş ve arkadaşları buna çok şaşırıyorlarmış. Bir gün bunu komutana da götürmüşler ve olan biteni anlatmışlar. Komutan inanmamış...
- "Söyle bakalım benim boyumun ölçüsü kaç?" demiş.Asker aşağıdan yukarıya komutanı süzmüş ve
-"1.75 efendim" demiş.Komutan:
-"Doğru.. Hayret nasıl bildin?" demiş. Asker :
-"Bilirim tabi efendim ben kereste uzmanıyım

pokmuş

ece karanlığında gezinen Temel önünde birşey olduğunu görmüş ve eğilip eline almış mıncıklamış yüzüne sürmüş koklamış ve demişki.:
"Ula pokmuş da iyiki üstüne basmadım"

uyanık şöför

Adamın birini kırmızı ışıkta geçtiği için polis durdurmuş adamdan
ehliyet ruhsat istemiş. Adam da "Yanımda yok arkadaşın evinde
içiyorduk sanırım fazla kaçırdım biraz sarhoşum orada unutmuş olmam
lazım" demiş.. Polis dumur olmuş tabii..Kırmızı ışık alkol ehliyet ruhsat yok...Gitmiş komiserine durumu anlatmış...
Komiser gelmiş adama ehliyet ruhsat sormuş adam çıkartıp uzatmış hemen. Komiser şaşırmış tabiii...
Alkol metreyi çıkarıp üfletmiş adamda zerre alkol yok...
Şaşırmış tabi..
"Yaw memur bana sizin alkollü olduğunuzu ve ehliyetinizin yanınızda
olmadığını söyledi" demiş.
Bizim uyanık dönmüş komisere..
"Siz ona aldırmayın pek iyi değil galiba.. Birazdan size kırmızı ışıkta
geçtiğimi filan da söyleyebilir"

geri getir

Temel İngiliz ve Fransız bir adaya düşmüşler. Uzun bir süre bu adada kaldıktan sonra adada bulunan bir cin bunlara acıyarak yanlarına gelmiş ve kendilerinden birer dilek istemelerini istemiş İngiliz "ben ülkeme gitmek istiyorum demiş. " cin isteğini yerine getirmiş ve İngiliz’i ülkesine göndermiş. Fransız da aynı dileği istemiş ve o da ülkesine gitmiş. Son olarak temelden isteğini soran cinden temel şu dileği dilemiş
Ben burada yalnız kaldım. Canım sıkıldı onları geri getir

serbest seçim

Karadeniz kıyısındaki otele tam pansiyon kalmaya gelen İstanbullu turist iki gün sonra feryadı basmış:
- Seyahat acentası bizi buraya yollarken "yemekte serbest seçim" diye yolladı. Oysa iki gündür yemeklerde hamsiden başka birşey yok. Nerede serbest seçim?
Otelci durumu açıklamış:
- İster yersiniz ister yemezsiniz. İşte size serbest seçim...

gül

Cenevre Tarım Konferansı'nda katılımcıların her biri yaptıkları çalışmaları ve sonuçta gerçekleştirdiklerini verim artışını anlatıyorlarmış. Sıra Temel'e gelince;
- Kuru fasulyeye gül aşıladuk!
- Peki, bunu niye yaptınız?
- Yellenince gül kokayi!..

temelin burnu

Trabzon’u gezmekte olan turist, “Allah allah... Burada herkesin bıyığı var!” deyince Temel, burnuna dikkat çekerek, “Piz önemli ve değerli şeylerun altıni çizeruz!..” der.

fıkralar

Temel boğazda tekneyle turist gezdiriyor. Bir gün bir Amerikalı'yı alıyor başlıyorlar gezmeye... Turist falanca sarayı görüyor, "Bu ne kadar zamanda yapılmış?” diye soruyor. Temel: “5 yılda!” diye cevap veriyor. Amerikalı: “Yazık bizde olsa 1 yılda yapılırdı!” Biraz sonra filan camiyi görüyor; "Bu ne kadar zamanda yapılmış?" Temel: "2 yılda!” diye cevap veriyor. Turist: “Yazık be!.. Bizde olsa 3 ayda biterdi!” Temel uyuz oluyor duruma. Biraz sonra tarihi bir yapı daha görüyorlar. Gene soruyor turist. Temel; “2 ay!” diyor. Adam gene: “Yazık be!.. Bizde olsa 1 haftada biterdi!” Temel iyice kıllanıyor. Tam o sırada Boğaz Köprüsü’nün altına geliyorlar. Adam yukarıyı göstererek; “Bu köprü ne kadar zamanda yapıldı?” diye soruyor. Temel şaşkın bakışlarla kafayı kaldırıp; “Hangisi? Bu mu? Bu dün bur’da yoktu yaa!..”

temel fırkaları

Temel kolej sınavına hazırlanan oğluna yardım ederken sormuş:
- Bu kaç terecede kaynayi?
- Toksan terece...
- Pilemedun... Toksan terecede dik açı kaynayi!..

boşanma nedeni

Hakim Temel'e sordu:
- Boşanmak için müracat etmişsin mahkememize, peki geçerli bir nedeni var mı?
- Elbette var hakim bey, evliyim dedim ya!..

hafıza

Küçük Temel okula yeni başlamış. Öğretmen Osmanlı Devleti'nin yüzyıllarca önce kurulduğunu söyleyince, Temel hayran hayran öğretmenine bakmış. "Bu ne müthiş bir hafıza... Yüzyıllarca önce olmuş bir şeyi unutmamış benim öğretmenim

aptal temel

Düğünden sonra kayınpederi Temel'e:
- Biliyorum şimdiye kadar bir sürü aptallıklar yaptın, umarım artık akıllanmışsındır.
- Söz veriyorum babacığım, bu son aptallığımdır.

galatasaray fıkrası

Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim"e sormuşlar, "Maçlarda nasıl bu kadar gol atıyorsunuz?" diye. Terim de cevap vermiş "Ben futbolcuları hem fiziksel hem de zihinsel olarak çalıştırırım. Gel bakayım Hakan şaban oğlum. Söyle bakalım babanın çocuğu ama senin kardeşin olmayan kimdir?" Hakan: "Bu çok kolay bir soru, tabii ki benim...” demiş. Terim "Aferin oğlum!.." Bunu duyan Şenol Güneş gitmiş kendi takımı Trabzon’a da aynı tekniği uygulamaya karar vermiş. "Oğlum Hami gel bakayım. Söyle bakayım babanın oğlu ama senin kardeşin olmayan kimdir?" Hami: "Ben biraz koşayım koşarken düşüneyim hocam...” demiş. Sahanın öteki yanındaki Abdullah'a gitmiş, soruyu tekrarlamış. Abdullah: "Çok basit, tabii ki ben..." demiş. Hami: "Hocam cevabı buldum... Cevap Abdullah..." deyince, Şenol Güneş: "Olur mu lan!.. Cevap Hakan Şükür’dü!..”

kuş beyinli temel

Fadime kumar oynuyormuş. Temel de arada sırada gidip soruyormuş: "Nasıl gidiyor kanaryam?" Fadime "Kaybediyorum." Bir süre sonra yine: "Nasıl gidiyor güvercinim?" Fadime "Kaybediyorum." Bu konuşma "Bülbülüm, serçem" diye devam edince Cemal sormuş, "Neden karına hep kuş isimleriyle hitap ediyorsun?" Temel "Bu kadar kişinin içinde kuş beyinli diyemem ya!.."

şöförsüz gidiyor

Temel ile Dursun iki katlı otobüsle seyahat ediyordu. Üst kattaki Temel bir ara cep telefonunu çıkardı ve alt kattaki Dursun'u aradı:

Tursun, orada durum nasıl?
Hüç... Bizim şoför uyumuş, otobüs öylece gidiyor.
Temel:

O da bir şey mi? bizim katta hiç şoför yok. Otobüs şoförsüz gidiyor.

27 Eylül 2009 Pazar

temel otel sahibi

Otelci Temel’in kapısını bir gece bir İspanyol asilzadesi çalmış.
-Boş odanız var mı?
-Kimsunuz?
-Jose de Santana de Monte Cristo de Santa Cruzo.
-Haa, pu kadar uşağu alacak yerum yok

akıllı köylü

uyanik
ateşli bir köy çocuğu şehrin en büyük marketinde işe başvurur.
dünyanın bu
en büyük alışveriş merkezinde herşey ama herşey satılmaktadır.
patron sorar:
* daha önce hiç satıcılık yaptın mı?
* evet köyümde bu işi yaptım.
* patronun gözü cocugu tutar:
* iyi, yarın başlıyorsun. ertesi gün akşam olur ve patron çocuğu
karşısına
alır;
* evet, bugün kaç satış yaptın??
* bir!
* ne bir mi? ötekiler 20-30 satış yaptılar, nasıl bir? kaç dolar tuttu
peki?
* 320 bin usd doları.
* patron şaşırır ve sorar:
* nasıl becerdin bunu?
* adama küçük boy bir olta, sonra orta boy ve sonra da büyük boy bir
olta sattım.
* adama nerede balık tutucağını sordum. kıyıda diyince bir tekneye
gereksinimi olduğunu söyledim. tekne bölümüne indik ve çift motorlu,
yelkenli, lüks bir yat sattım. vosvosuyla bunu çekemeyeceğini
söyleyince
son model 4x4 bir jeep sattım. patron kendinden geçer:
* ne diyorsun, tüm bunları bir küçük olta almaya gelen adama mı
sattın?
* genç çocuk yanıt verir:
* yoo aslında karısı için bir tane pet istemişti... ben de ona şöyle
dedim:
"haftasonun mahvolmuş, sen en iyisi balığa git

kekeme ile arkadaşı

kekeme:"gö gö gördünmü? "demiş.
-arkadaşı: "neyi neyi?"demiş.
-kekeme:"gü gü güüüüzeeeeel kızı"demiş.
-arkadaşı:"nerde? nerde?"demiş
-kekeme:"o o ooo sen sen ba ba baka na ka ka kadar geeeeel di geeeeçdi"demiş
neyse adam umursamamış yürümeye devam etmişler.
kekeme yine "gö gö gördünmü?" demiş.
-arkadaşı:"neyi? neyi?"demiş.
-kekeme:"gü gü güzel a aa aarabayı"demiş.
-arkadaşı:"nerde be? nerde?"demiş.
-kekeme:"o o ooo sen sen ba ba baka na ka ka kadar geeeeel di geeeeçdi"demiş.
kekemenin arkadaşı kızmaya başlamış.kekeme anlatana kadar adam herşeyi kaçırıyormuş. neyse 1-2-3 böyle devam etmiş.
adam "bu sefer alt da kalmamalıyım, kesinlikle önce davranmalıyım" diye düşünürken;
-kekeme:"gö gö gördünmü?"demiş.
arkadaşıda görmediği halde "gördüm lan, gördüm" demiş.
-kekeme:"o oo ooo za za zamaaan nii niii niiiiyeee b......kkkaaa baaa baaasdııın? "demiş.

papağan ve tavuklar

bir papağan varmış gıcık mı gıcık..
bir gün sokak önünde solcular gösteri yaparlarken papağan var gücüyle cama doğru bağırmış: "kahrolsun koministler!"
bunu duyan koministler evi taş yapmuruna tutup harabeye çevirmişler. papağanın sahibi çıldırmış, eğer bir daha aynı şeyi yaparsa kendisini kümese kapatacağını söylemiş.
başka bir gün, bu sefer de sağcılar gösteri yapıyormuş sokakta. bu sefer papağan "kahrolsun faşistler!" diye bağırmış ve yine olaylar gelişmiş.
papağanın sahibi çok sinirlenmiş ve papağanı kümese kapatmış.
tavuklar şaşkın şaşkın papağana bakmışlar, 5 dakika falan gözlerini alamamışlar. en sonunda papağan rahatsızlanıp tavuklara bağırmış: "ne bakıyorsunuz ...spular! ben siyasiyim sizin gibi fuhuştan yatmıyorum!"

burada balık yok

temel dünya turuna çıkar ve yolu kanada'ya da düşer. kırk yılda bir
karadeniz'de hamsi avlamaktan daha değişik bir fırsat çıktığını
düşünerek buz tutmuş bir gölde, buzu kırıp balık tutmaya özenir ve işe koyulur.
tam buzu kıracakken, insanın içini titreten bir ses duyulur:
- oğlum burada balık yok!
temel az öteye gidip yeniden buzu kıracakken ses yine gürler,
- burada balık yok dedim sana...
temel'in eli ayağı titreyerek seslenir:
- tanrım, sen misun yoksa?
ses yeniden duyulur,
- hayır oğlum, ben buz hokeyi stadının spikeriyim.

25 Eylül 2009 Cuma

kırılmasın diye

İki deli çölde seyahat ediyormuş. Bir vahada durup yanlarındaki yemekleri yemeye karar vermişler. Delilerden biri su içerken cam şişesinin kapağını açıyor, içince geri kapatıyormuş. Bunu sürekli tekrarlayınca yanındaki neden böyle yaptığını sormuş. O da "Eğer şişe düşüp kırılırsa içindeki su dökülmesin diye" demiş.

deli fıkraları

Bir gün doktor.Bir masaya 1 kavanoz dolusu böcek koyar, diğer bir kavanoza zeytin koyar.
Doktor:
"Yiyin bakalım da karnınız doysun" der.
Delilerin ikisi zeytin dolusu kavanozu açıp yemeye başlar. Diğer deli ise böcek dolu kavanozu açtıktan sonra yemeye başlar ve diğer delilere:
- İlk önce kaçanları yiyelim diğerleri yerinde nede olsa" der.

gidip yakından bakıvereyim

Sarışın bomba partinin en önemli kişisi oluverdi birden. Hemen tüm erkekler etrafına toplanıverdiler. Köşede bir kadın kocasının kulağına fısıldadı:
"Anlamıyorum, erkekler onda ne buluyorlar?"
"Ben de..." dedi adam. "Gidip bir yakından bakayım."

12 Eylül 2009 Cumartesi

fıkralar

Birgün Temel ve Dursun kahveye giderler. Kahvede Temel süt icelim der Dursunda kahve icelim der ve tartisirlar. Sonra garson tartismayi böler ve derki eger kapidan önce kadin gecerse süt ama eger erkek gecerse kahve iceceksiniz. Temel ve Dursun anlasirlar. Sonunda sütlükahve icerler. Sizce kapidan kim gecmis olabilir?
Bülent ersoy

temel fıkraları

temel askere gıtmıs ardından eşi mektup atmış mektupta uy kocacım sen gıtttın ben buraları nasıl kazıcam demiş temelde sakın oraları kazma askerıyeden caldııım sılahaları oraya sakladım bunun üstüne ertesı gun bı araba asker gelıo bahceyı kazmaya hıc bise bulamaıolar temel mektup atmıs uy karıcım etraf iiii kazıldımı demış

laz fıkraları

Uçakta bir laz bir fıransız ingiliz vardı uçak düşmek uzerindeyken turk derki hadi atlayalım hepsi derki ben atlayamam laz eşhedü enlailahe illallah ve eşhedu enla muhammeden abdu rasurullah der.Sıra fıransıza gelir fransızda der sıra ingiliz"e gelir ingiliz derki eşhedu enla illallah ve eşhedu enla kıyıdan yallah der. herkesi gulme tutar boyle devem eder.

kadınlar tuvaleti

Kayserili Pire Memet, istasyonda çok sıkışınca, gözü hiçbir şeyi görmez olup kadınlar tuvaletine doğrulmuş. Bir hemşehrisi önüne geçmiş: - Ne yapıyorsun, burası kadınlar için... Uçkurunu eline almış olan Pire Memet: - "Bu da kadınlar için!" deyip içeri dalmış.

11 Eylül 2009 Cuma

temel fıkraları

Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi; kendisine sıkı sıkıya söylenildiği gibi zarfları açıp maymunun ve kendisinin görev kartlarını okumak olmuş. Maymunun görevleri: "Yerküre ile bağlantıyı sürekli kontrol altında tutmak; her 2 saatte bir yörüngedeki sapmaları ayarlamak; füze içindeki hava basıncı, ısı, iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek; yakıt harcamasını ve motorların sırasını belirlemek..." diye devam ederken; okumaktan sıkılan Temel, kendi görev kartını açmış : "Maymunu iyi besle!"

deli fıkraları

Bir gün doktorlar, tımarhanede yaptıkları araştırmada en akıllı deliyi seçeceklermiş. Bir gün delilerden biri bahçede bulunan havuza düşmüş ve boğulmak üzereymiş. Delilerden biri havuza düşen arkadaşını kurtarmaya çalışmış. Bunu gören doktorlar arkadaşını kurtaran deliyi yanlarına çağırmışlar ve "seni en akıllı seçiyoruz" demişler. Doktorlardan biri: "Peki kurtardığın arkadaşını çağır da sana teşekkür etsin" demiş. Deli: "Gelemez ki!" Doktor: "Neden gelemezmiş?" Deli: "Çünkü kuruması için onu astım!"

nasrettin hoca fıkraları

Adamın biri, bir gün ağacın altında namaz kılıyormuş. Ağaçta bulunan başka biri de onu izliyormuş. Namazını bitiren adam daha sonra namazının kabul olması için Allah'a dua etmeye başlamış. - "Allahım sen namazımı kabul et." Ağaçtaki adam: - "Etmem", diye cevap vermiş. Adam şaşırmış. Tekrarlamış: - "Allahım sen kıldığım namazı kabul et." - "Etmem." Adamın şaşkınlığı iyice artmış. Yine: - "Allahım sen namazımı kabul et", demiş. Ağaçtaki adam tekrar: - "Etmem", deyince adam sinirlenmiş. - "Etmezsen etme. Zaten abdestsiz kılmıştım."

tatil bitti

Bir işadamı, oldukça yoğun ve yorucu geçen bir seneden sonra tatile çıkmaya karar verir. Eşi de kendisi gibi meşgul olduğu için birlikte tatil yapacakları bir dönem ayarlamak zor olur. İspanya kıyılarında bir otel bulur ve bulduğu ilk uçakla oraya gider. Otele yerleşirken bir aylık bir rezervasyon yaptırır. Bir hafta kadar güzelce tatil yaptıktan sonra, bir akşam yemeğinde garson kendisine bir mektup iletir. Mektubu okuyan işadamı, tatilini geçirdiği otelin yöneticisinin yanına gider. "Ne yazık ki tatil sona erdi..." Yönetici şaşırır ve üzülür. "Ama beyefendi, bir aylık rezervasyon yaptırmıştınız, ne oldu böyle aniden?" İşadamı çaresiz bakışlarla cevap verir: "Evet bir ay kalacağım, ama tatil bitti. Karım işinden izin almayı başarmış ve iki gün sonra burada olacakmış..."

4 Ağustos 2009 Salı

BAŞBAKAN TEMEL


Genel seçimlerde "Her vatandaşımla tek tek ilgileneceğim!.." sloganını kullanan Temel, büyük bir çoğunlukla tek başına iktidara gelmiş. Başbakan olan Temel, bu sözünü tutmak için bir cezaevini ziyarete gitmiş mahkumlara sorular sormaya başlamış:
- Sen niçin buradasın?
- Kader kurbanıyım Sayın Başbakanım, suçsuzum!..
Başka bir mahkuma sormuş:
- Sen niçin buradasın?
- Yanlışlıkla buradayım Sayın Başbakanım, suçsuzum!..
Üçüncü mahkuma sormuş:
- Peki, sen niçin buradasın?
- İftiraya uğradım Sayın Başbakanım, günahsızım!..
Cezaevindeki son mahkuma kadar aynı soruyu soran Temel, hep aynı yanıtları almış:
- Suçsuzum Sayın Başbakanım!..
Aynı soruyu son mahkuma sormuş:
- Peki, sen niçin buradasın?
- Suçluyum, Sayın Başbakanım!.. Cezama razıyım.
Temel sinirlenmiş ve cezaevi müdürüne talimat vermiş:
-Atın bu adamı dışarı!.. İçerdekilerin ahlakını bozacak!..

2 Ağustos 2009 Pazar

EKONOMİK KRİZ


Devlet bir gün geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olacak, 500 TL maaşla, bir bekçi işe almaya karar vermiş. Bir süre sonra düşünülmüş:
- Peki, talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak?
Bir planlama birimi kurulmuş ve planlamayı yapmak üzere, 750’şer TL maaşla, iki kişi işe alınmış.
Bir süre sonra "İşleri yapıp yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz?" diye düşünülerek, 1.000’er TL maaşla, iki denetmen işe alınmış; biri denetim yaparken diğeri raporları yazmaya başlamış.
Bir süre sonra "Bunların maaşları nasıl hesaplanıp, nasıl ödenecek?" diye tartışılmış ve 1.500’er TL maaşla, bir muhasebeci şefi, bir katip, bir de istatikçi işe alınmış.
Bir süre sonra "Peki bunlardan kim sorumlu olacak?" diye düşünülmüş ve 5.000 TL maaşlı bir müdür ve 3.000’er TL maaşla iki de müdür yardımcısı işe alınmış.
Bir süre sonra, ülkede ekonomik kriz çıkmış. Bütçedeki masrafları kısmak için bekçiyi işten çıkarmışlar!..

8 Mayıs 2009 Cuma

AL BİR HURİ ÇIK YUKARI

Bu dünyada dört kardeş varmış. Bu kardeşlerin üçü doğru yolu seçmişler namazını niyazını orucunu tutup Allah için hayırlı işler yapmışlar. Diğer bir kardeşleri ise kendini şaraba vermiş her gün içip günah defterini rekorlar kitabına dogru sokmaya çalısıyormuş. Uzun süreler sonra bu dört kardeş ecelleri gelip ölmüşler. Kardeşler bir arada toplanıp sorguya çekilmişler. Dogru yolu seçen kardeşlerden ilkine sormuşlar:
-Allah için dünyada ne yaptın?
Cevap vermiş:
-Orucumu tuttum, namazımı kıldım, zekatımı verdim, Allaha layık olabilmek için kulluk görevimi iyi güzel bi şekilde yapmaya çalıştım.
Bunun üzerine sorgucu melekler demişler ki:
- Tamam o zaman sen al bir huri çık yukarı cennete.
Sonra doğru yolu seçen ikinci kardeşe gelmiş sorgu sırası:
- Allah için ne yaptın?
- Orucumu tuttum, namazımı kıldım, zekatımı verdim, Allaha layık olabilmek için kulluk görevimi iyi güzel bir şekilde yapmaya çalıştım.
-Sen de al bir huri çık yukarı!..
İyi olan üçüncü kardeşe de sormuşlar aynı soruyu oda diğer iyi olan kardeşleri gibi soruyu yanıtlamış. Ona da şöyle demişler:
-Sen de al bir huri çık yukarı!..
Sonra sırası gelen bizim şarapçıya sormuşlar:
-Allah için ne yaptın?
Şarapçı cevap vermiş:
-Valla ben bişey yapmadım, paso şarap içtim, karılarla yattım kalktım günah işledim.
Bunun üzerine ona bağırmışlar:
-Sen in aşaya!.. Cehennemde yanacaksın!..
Şarapçı demiş ki:
- Verin bir şarap ineyim.
Sorgucu melek hiddetle sormuş:
-Aşağısı meyhane mi?
Şarapçı öfkeyle bağırmış:
-Niye? Yukarısı kerhane mi? "Al bir huri cık yukarı!.. Al bir huri cık yukarı!.." diyorsunuz!..

16 Ocak 2009 Cuma

HALI


Kadının biri pahalı halılar satan bir dükkana girmiş. Güzel bir İran halısına hayran olan kadın, o halıyı daha yakından bakmak için eğilince istemiyerek sesli bir şekilde gaz kaçırmış. Çok utanan kadın "Acaba kimse duydu mu?" diye sağa sola bakınmış, arkasında duran satıcıyı görünce konuyu unutturmak için sormuş:
- Bu İran halısının fiyatı ne kadar?
Satıcı gayet pişkin bir şekilde cevap vermiş:
- Hanımefendi, halıyı görünce yellendiğinize göre, fiyatını duysanız altınıza edersiniz!..